27 Temmuz 2013 Cumartesi

BIZ KADINLAR ..

Kadin konusunda yapilan tanimlar, tahliller, yorumlarla birlikte bu alanda gerçeklestirilen eylemler, kadin özgürlük tarihinde önemli kazanimlar olusturmus ve büyük özgürlük mirasi ortaya çikmistir. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’in bu konudaki özgürlesme ve özgürlestirme arzusu kendisinin çocukluk yaslarindan itibaren adim adim gözlerimizin önüne serilmistir.

Çünkü baska bir örnek yoktur ki, kendi kisisel deneyimlerini bir halkin görüsüne bu kadar açmis olsun, kendi yasaminin çözümlemesini derinlemesine yapmis olsun. Baska örnek yoktur ki ne yasadiginin ve nasil yasadiginin tahlilini bu derinlikte gerçeklestirerek sayisi milyonlarla ifadelendirilen toplumuyla kendini özdeslestirmis olsun.

Kürdistan özgürlük mücadelesinin bagrina yerlesen kadinin özgürlesme pratikleri, degerli kadin öncülerinin canlari, ömürleri ve tüm inançlarini bedel ettikleri mücadele degerleri Kadin Kurtulus Ideolojisi’nin ilaniyla birlikte kuramsal bir çerçeveye ulasmistir. Yasamin süregenligiyle, akis hiziyla paralellik gösteren kadin konusu da geçen yillar içinde önemli gelismelere merkez olmus, özgürlük tarihinde unutulmaz izler birakmakla birlikte bu tarihin yasayan ve bugüne kadar tasinmakla birlikte yarina tasinan temelini olusturmustur.

Toplum ve toplumu olusturan bireyler olarak belli birikimlere ulastigimizdan ve bunu bildigimizden kimi sorulari sormayiz. Örnegin cevabinin çok basit oldugunu bildigimiz kimi sorulari sormayiz, çünkü sordugumuz zaman basit olanin bilgisinden mahrum olmanin utancini yasamak istemeyiz. Kadin nedir sorusu da bu sorulardandir. Pek fazla sorulmaz bu soru da. Çok basittir. ‘Su nedir?’ gibi bir sorudur belki de. Belki de evren nazarinda daha baska degerler tasimaktadir. Ama ne yazik ki bu soru soruldugunda verilecek cevaplar da pek fazla hakikate yakin durmamaktadir. Kadin nedir sorusunun cevabi, basit oldugu kadar en fazla karmasiklastirilan cevaplardan biridir. Öyle basittir ki sorulmaya gerek dahi duyulmaz. Belki de gerek duymamaktan degil de cesaret etmemektendir soramamak… Ne de olsa sadece istemediklerimiz degil gücümüzün yetmedikleri de vardir yapmadiklarimiz arasinda.

Ben neyim derken insan tanimindan baslamaktayiz. Evren içinde insanin konumu, evrenle iliskisi ya da doga-toplumla iliskisi tanima yaklastiriyor bizleri. Bunun yaninda insan tanimini biz kadinlar sahsinda tamamlayan bir gerçek olan kadin tanimina ulasma zorunlulugunu da fark ediyoruz. Neyiz biz, nelerden olusuruz, görünen bizi bir formda toplayanin ötesinde neyiz, nasiliz, nasil duyumsariz!

 Bir tutam saç…

 Bir tutam saç nerde olursa olsun bir kadini animsatir, anlatir. Kadina ait bu imge erkeklerin saçlarini kesmeye basladigi zamanlardan bu yana olusmus bir imge olabilir mi? Aslinda imgelerin olusmaya baslamasinin cinsler arasina giren uçurumla baglantili oldugunu söylemek yanlis olmaz. Toplumsal sekillenisler algilari belirlemekte ve imgelere sikisan algilar da insanlari yönlendirerek hazir bilgiler, yargilar ve hedefler olusturmakta, hatta merkezi hegemonyanin olusturulup saglamlastirilmasinda en büyük hizmet araçlarindan biri haline getirilmektedir. Kadinlarin saçlarina iliskin dinsel, toplumsal, sektörel kurallarla birlikte ugruna ne kadar kan döküldügü, aci çekildigi, savaslarin çikarildigi konularina iliskin veriler de nesnelesen beden parçalarinin yarattigi sonuçlari göstermektedir.

Imgenin olusmasi ortak anlamlarin insa edildigini anlatirken diger yandan da ortak anlamlar kamuflesi altinda nesnelesen soyutlamalara isaret etmektedir. Ortak güzellik duygusu, toplumsal iletisimin en anlamli yanlarindan biridir. Ortak ahlaki deger yargilari, ortak dogru ve estetik anlayisi da ayni biçimde kolektiflerin ifadesini olusturmaktadir. Kisinin kendisi olarak varligini duyumsamasinin güzelligi ve kiside yarattigi anlam derinligi tartismasizdir. Bunun yaninda kendi toplulugunun diger üyeleriyle birlikte duyumsadigi varlik ve anlamin kolektifliginin, toplumsal yasamda kisinin yerini olusturdugu da bir gerçektir. Bu gerçek kisiyi bir tanimin sinirliligina çeker. Kisi bu sinirliligi kendisi olarak yasayacagi formun kurallari olarak belirler ve bu belirleme anindan itibaren bu belirlenmisligi ideallestirir.

Bu sinir kiminde kisinin sinirsizlik içinde yasama ihtimali olan anlamsizligi gidererek belirlenmis bir form içinde anlam derinligi yaratmasina yardim eder. Bu durum, toplulugun, toplum olmanin ve bir arada yasamanin gücünü gösterir. Kolektif ve komünal yasamin güç kaynagi burasidir. Kisilerin enerjilerinin evrenin sonsuzluguna dagilmasi yerine toplulugun sonlulugunda disipline olmasiyla olusur bu güç. Bu durum, evrenin sonsuzluguna ragmen toplumun sonlulugunun tercih edilmesini de açiklamaktadir. Tabii ki o sonsuzlugu derinlik içinde yasama gücü olanlar ve buna cesaret edenler sonsuzluk yasamini tercih edeceklerdir. Yine de bu tercih toplumdan kopuk yasanmasi mümkün olmayan bir durumu dogurmaktadir.

Çogunlukla kisiler özgürlük tercihlerinde dahi sonsuz özgürlük yerine bir topluluk içindeki sinirlandirilmis, daha dogrusu kurallari belirlenmis özgürlük biçimini tercih ederler. Bunun sebebi özünde sudur: Insanlar, toplumsal kurallar tarafindan sinirlandirildiklarini bilseler de bu sonlulugu severler. Sonsuzluk adina gelecek olan sinirsizliktan korkarlar. Uçmayi isteyen, düsleyen ve sürekli bu isteminin rüyasini gören biri, ayaklari bir an yerden kesildiginde korkar. Ayaklari yere bastiginda kendini güvende hisseder. Hatta saglam olmayan, kabul görmeyen ya da ciddiye alinmayan birçok sey için ayaklari havada denirken, tam tersi saglam, kabul gören, ciddi durumlar için “ayaklari yere basiyor” denir. Buradaki kabuller sinirsizligin ürkütücülügü karsisinda sinirliligin belirlenmisligine yöneliktir. Bu korku kisiye sonsuzluk yerine sinirlilik tercihi yaptirir. Ayrica insanlar denizlerin ya da akarsularin sahibi olmaktansa, bir tas suyun sahibi olmayi daha somut ve olasilik dahilinde bulurlar. Ve bu elle tutulur gerçegi kendi gerçekleri bilirler. Bununla birlikte her bireyin sinirlanmis ya da belirlenmis gücünün bir araya gelerek, yani toplum olarak bireye verecegi gücün, evrenin daginikliginin onlara verecegi güçten daha fazla olduguna inanirlar. Bu güç, insanin yarattiklarinin birleserek olusan kolektif gücü anlatir. Hatta kimi zaman bu güç karsisinda savas açar, bu güce direnirler. Sellerin gücü karsisinda barajlar yaparak sinirlanmisliklar yaratir ve dogaya meydan okurlar.

Bölünmek her zaman güçsüzlesmek degildir, bazen bölünmek, gücüne form kazandirmak olabilmektedir.

Kimi zaman da form sekil, kendinde topladigi enerjiyi hapsetmekte, sinir koyarken ya da enerjiye kendi çizdigi sinirla bir belirlenmislik yaratirken onu somurmakta, sömürmekte, yok etmektedir. Iktidarin kendine model seçtigi erkeklik, kadindaki enerjiyi kendi egemenlik formuna sikistirarak sinirlanmisligin derinligini yaratmayan, tam tersine hapsederek körelten ve çürüten bir durum yaratmaktadir. Sinirlar her zaman form kazandirmaz, kimi zaman deforme eder. Bu belirlemelerin isigi olan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Kürt Sorunu Ve Demokratik Ulus Çözümü adli son savunmalarinda evreni çözümledigi felsefi derinlikle kadin tanimi yapmaktadir. Bununla birlikte iktidari ve mikro iktidari da çözümleyerek egemen erkek kisiligine sikistirilan deforme olmuslugu ortaya koymaktadir.

 Kadin nedir?

 Akiskan haldeki bir enerji hangi tanimin sinirlarinda kendini ifade edebilir? Sadece akiskan haldeki enerji konumunda özgür olabilen kadin hakikati toplumsal yasamin sinirli gerçegine kendisi olarak nasil katilmalidir?

Kadin, çesitlenmek isteyen evrenin kendinde yarattigi ilk formdur. Toplumun tüm diger ögelerini kendi gerçegiyle bütünlestirerek evrensel anlami açiklayan, çogalmayi, çesitlenmeyi, güzelligi, tiniyi, özgür akisi kendinden baslayarak tüm diger toplum üyelerine anlatan akiskanligini degisim ve uyuma dönüstürmüs haldeki bir formdur. Kadin formunda kendini gerçeklestiren evren, çesitlenmenin bir adimini bu yolla atmistir. Bölünerek çogalan canlilarin kendilerinde barindirdiklari özellikleri zenginlestirdigi iki cinsiyetle forma kavusturan evrensel zeka, kadini bu zekanin tasiyici formu yapmistir.

Kadin, duygusallik olarak dile gelen ve bir eksiklik, sakatlik gibi algilanan özelligiyle evrenin tüm edimlerini anlama egiliminden vazgeçmeyen varliktir. Bunu basaramayabilir, basarip da bu basarisini bildigimiz dillerle söyleyemeye de bilir. Ama önemli olan kadinin essiz duyarlilik gücüyle evrensel zekanin bir yansimasi oldugu gerçegini hala yitirmemis olmasidir. Kadindaki bu duyarlilik, ona, evrendeki her seyin sebebinin kendisiyle baglantili oldugunu düsündürecek bir algi kapasitesi kazandirir. Bilip elestirdigimiz tarzdaki ben merkezlilikten apayridir bu. Bu algi biçiminin kadin kisiligine kazandirdigi en temel özellik de evrendeki hiçbir hareketi, hiçbir devinimi kendisinin disinda ya da uzaginda görmemektir. Ve bu yönüyle kadin, kendi algi biçimiyle tüm evrensel edimleri kendi kimliginde yasayarak kadinin evrenin bir izdüsümü oldugunu ortaya koyar.

Evren içinde kendisi olarak nasil tanimlanmaktadir? Kadini tanimlamaya meyleden ya da bu iddiada bulunan semboller, imgeler, imalar ya da eylem, algi biçimleri neye göre ortaya çikarilir? Bu yönelisler kadini gerçekten tanimlar mi?

Dogadaki cinsiyet farklilasmasinin ortaya çikisini evrenin farklilasma, çesitlenme ve karmasiklasma yoluyla kendi zekasini yansitmasi olarak yorumlayabiliriz. Evrensel zekayi görmek için mevcut akil sinirlari içinde mucizeler aramaya gerek yoktur. Bu zekayi basta kendimizde görmeliyiz. Basta kendimizde, kendi cinsimizde ve bununla birlikte dogadaki tüm varliklarda evrendeki çesitliligin, karmasikligin, soru-cevap iç içeliginin, renkliligin izlerini görmeliyiz. Bunu görmek, çok mucizevi bir anlam yüceligi yakalamak olmayabilir, ama yakalayamamak anlamsizlik sigligina düsmek olur. Bazen bazi seylerin varligi fazlalik degildir, ama yokluklari eksiklik olur. Evrensel zekanin fark edilirligi de bu minvaldedir. Evrensel tüm oluslari disi ve eril olmak üzere çesitlendirmek, kendini çogaltmak, çesitli ve farkli kilmak isteyen evrenin bir eylemidir.

Varliklardaki cinsiyet farklilasmasinin nedenini sorgulamak bir cevap yaratmayabilir. Iki cinsin anlamli bir araya gelislerinin kendilikleri olarak bir olus meydana getirdikleri bilinir, hissedilir. Evrensel zekanin kendinden parçalarin her birinde, her bir zerrede ve her olusumda kendisinde bütün seklinde mevcut olan zekanin mikro yansimalarini görmesi, kendisi ile varliklar arasindaki bütünlügü de saglamlastirir. Evrensel zekanin duygu olarak ortaya çiktigi, duygusal zekanin da bu evrensel zekayi yansittigi bilinmektedir. Duygusal zeka, kesinlikle çesitlenen, farklilasan, kendi varligini koruyan ve yasam süresince sezgi gücünü üst düzeyde açiga çikaran bir zeka türüdür. Duygusal zekada varligi koruma ve süreklilestirme esastir. Günümüzde kadinin duygusalligi olarak elestirilen, gerilik, eksiklik ya da zayiflik olarak görülen bu özelligin kesinlikle duygusal zekanin henüz ölmedigine isaret ettigini ve bunun güçsüzlük, eksiklik ya da benzer negatif bir yan degil tam tersine pozitif bir yan oldugunu kabullenmek gerekir. Tabii mevcut dünya-sistem gerçekligi analitik zekayi tüm alanlarda hakim konuma getirerek bir isgal gerçeklestirmistir.

Analitik zeka, duygusal zekanin bir üst asamasi olarak, duygusal zekanin kendini farklilastirmasi sonucu ortaya çikan bir zeka türüdür. Ama ilginçtir ki, analitik zeka duygusal zekayi reddedecek, katledecek düzeye gelmistir. En naif söyleyisle analitik zekanin baskin durumu, duygusal zekayi hor görmekte, asagilamakta ve hatta bunlarin da ötesinde, duygusal zekayi katletmektedir. Egemen erkegi temsil ettigi söylenen analitik zeka karsisinda kadini temsil ettigi söylenen duygusal zekanin horlanmasi, ikisinin dengesinin saglanmamasi gibi bir sonucu dogurmaktadir. Duygusal zeka, evren gerçeginde var olan kendini koruma, varligini yasatma ya da sürekliligini saglama amaçlarini gerçeklestirmenin temel itici gücünü olusturur. Kiminde bencildir. Analitik zeka, bazen bu bencilligi gemleyecek optimal dengeyi olusturacak düsünce biçimini olusturur. Bunun karsisinda hegemonya zihniyetini ortaya çikaran düsünce sistematiginin de ortaya çikmasina analitik zeka öncülük eder.

 Duygusal zeka yok edebilir
ama köle etmez

Buradan yola çikarak duygusal zekayla özdeslestirerek kadin tanimini yapmak yerinde olur mu? Bugünkü kadin somutlasmasi, duygusal zekanin agirligindan çok analitik zekanin agirligindan kaynaklanmaktadir. Kadinin kendine özgü kadinlik degerlerinden kopmasi, siyrilmasi, özgürlügünden uzaklasmasi ya da kölelik modlarina girebilecek bir zemini kendi somutunda yaratmasi, bir anlamda analitik zekanin kadin üzerindeki agirligini göstermektedir.

Duygusal zeka yok edebilir ama köle etmez. Analitik zeka ise hem öldürebilir, hem de köleligi reddetmeyecek bir düsünce biçimi ortaya çikarir.

Köle etmeyi de edilmeyi de kabul edebilen bir zihniyet kesinlikle analitik zekanin ürünüdür. Duygusal zekada ise var olan kendi ölümü pahasina da olsa özgür yasamaktir. Kölelikten kaçisin bedeli bir uçurumdan yuvarlanmak da olsa verilir duygusal zekada. Önemli olan, yasamsal olan, kendilik denilen özsel varolusun korunarak varligin sürdürülmesini saglayan özgürlüktür. Özünü, kendini savunmaktir. Özsavunmanin esas olmasidir. Tüm bu konular, yasanan kölelik (köle-efendi) iliskilerinde egemen erkeklik kadar tüm erkeklerin ve kadinlarin da analitik zekanin sömürüye açik olma durumuna hazir hale getirilmeleriyle ilintilidir.

Bu anlamiyla kadin, ona ait oldugu sürekli vurgulanan duygusal zekanin derinligine yeniden dönmelidir. Bugün yapilacak kadin taniminin içinde her hangi bir zeka biçiminin reddi yoktur. Analitik ve duygusal zekanin optimal dengesi bugün özgür kadin taniminda basat bir özellik olarak yer almaktadir.

Kadin tanimini yaparken erkege göre ele almak, bunu asan kavramlastirmalara ulasamamak ya da kadini sistem içindeki kadinin statüsüne, bu statünün ilerisine gerisine göre anlatma, tanimlama çabasi, kadin özünü anlatmaya yetmemekte ve kadinin eksikli kimligini onaylamak anlamina gelmektedir. Eksiklik merkezli tanimlar eksikli sonuçlari doguracaktir. Verili olanin reddi ise yeninin hayalini kurabilme olasiligini dogurur.

Kadin, sonsuz yasam arzusunu kendi beden ve ruhunun bütünselliginde sonluluk içinde gerçeklestirebilmis bir evren yansimasidir. Kadinlar olarak bu bütünselligi saglamanin ne kadar zor oldugunu bilmekteyiz. Bunun zorlugu kadini her an parçalayan, her parçayi ayri bir sektör, imge, satis, fuhus, tecavüz, zevk ya da ask(!) nesnesi yapan erkeklik hegemonyasinin engellemelerinden kaynaklidir. Bundan dolayi, kadinlarin kendiliklerini tanimlayabilmeleri ve bu tanimlara göre yasamalarinin temel sarti, her an yüz yüze kaldiklari bu parçalanmaya karsi, beden ve ruh bütünlügünü, daha dogrusu birligini korumaya yönelik bir varligini koruma mücadelesi vermektir. Kapitalist modernitenin insanliga vurdugu darbelerden kadinlar en büyük payi almislardir. Bunun yansimalarindan biri de her an sistemin ulasamadigi, giremedigi ve bundan dolayi hegemonyasini direkt olarak gerçeklestiremedigi alanlarda otohegemonya uygulamasiyla erkeklik ideolojisinin kadinlar tarafindan var kilinmasi ve kendi hemcinslerine uygulanmasidir. Ne düsünecegi, ne giyecegi, nasil konusacagi, total olarak ne yasayacagi ve nasil yasayacagi konusunda gerçekten kendisi olabilmis ve yasadiklarini erkekten bagimsiz iradeleriyle karsilamasini bilen kadinlar, özgürlüge yakinlasmislardir.

Kadin tanimi konusunda en kapsamli çalismanin yapilacagi alan jineoloji alanidir.kadin bilimi anlamina gelmekle birlikte, kadin düsünce disiplini olarak tüm bilimsel formlardan ayrismaktadir.

Jineoloji, Kadin Kurtulus Ideolojisi’nin bir bilgi, anlam, eylem disiplini seklinde olgunlasmis ve yenilenmis halidir. Özgürlük sosyolojisinin temel alanlarindan biri olarak kendini gerçeklestirecek olan jineoloji kapsaminda yapilacak sistemli arastirma ve çalismalar henüz olgunlasmis bir ifadeye kavusmamistir. Kadin açisindan jineoloji kapsaminda kendi varligini anlamlandirirken dogadaki bütün varliklari anlamlandirma çabasi da kaçinilmaz olacaktir. Kendi köleliginin sinirlarini asarken dogaya, insana, maddeye, evrene ve evrenin tüm olusumlarina yönelik zincirlerin hepsinin kirilmasi kaçinilmazdir. Çünkü köleligin ilk özü kadin üzerinde gerçeklestirilmis olandir. Bunun için kadin bilimi tüm bilimlerin konulariyla ilgilidir. Bu çerçevede yapilacak temel çalismanin jineoloji alaninda olmasi gerekliligi, kadin kadar tüm evrensel anlam, dünya sistem gerçekligi ve tarihsel toplum gerçekligi konularinda da özgür düsüncenin gelisimini saglayacaktir. Bununla birlikte basta kadin ve çocuk olmak üzere toplumun tüm bireylerine iliskin yasam projelerinin olusturulmasi da bu çalisma kapsaminda olmak durumundadi

. Kadin özgürlük mücadelelerinin bugüne kadar tasidigi miras, kadin bilimi anlamina gelen jineoloji kanalina akitilarak coskun bir varolus anlamina dönüstürülecektir. Biz kadinlarin, güçlü arastirmalarla, yogunlasmalarla, kavramsal-kuramsal çalismalar yaninda pratik aktivitelerle özgürlügümüze dogru yürüyecegi bir yoldur yaratilan. Bu yeni ad çerçevesinde kadin özgürlük problemine sunulan bu perspektif, kadin varliginin ve özgürlügünün sosyal bilimler içindeki yerini olusturmanin tartismasini baslatacaktir, baslatmistir.

Kadin, sadece özgürlük probleminde ana tema midir yoksa toplumbilim kapsaminda yasami ve toplumu anlamanin bir yöntemi midir? Bu konularda jineoloji eksenli tartismalar baslamissa da tabii ki yeterli degildir. Buna ragmen kadin bilimi olarak bilgi yapilanmalari içinde bir alan olusturmak, özgür ve anlamli yasamanin esaslarindan birini olusturmaktadir.

 Kadin özgürlügü açisindan jineoloji kavramlastirmasi, bir yarimligin tamamlanmasi adimidir. Özellikle bu konuda yeni adlandirmalar, özgürlükçü belirlemeler toplum yasaminin yeni özgür biçimlendirilmesi ve özgür bir gelecegin insa edilmesi açisindan önemli olmaktadir.

Kadin nedir sorusu etrafinda gelisen bu düsüncelerimizin temelinin baglanacagi amaç, kadinin ontolojik sorunlarinin giderilmesidir. Bu amaç etrafinda kadin varliginin minimalize edildigi, çürütüldügü, tecavüzlerin çogalmasinin dahi artik tepki yaratmadigi, toplu tecavüz gibi affedilmesi mümkün olmayan ahlaki konularda hafifletici nedenlerin var oldugunun iddia edilmesi, hatta bu nedenlerin kabul görmesi, hukukun açiklarinin yakalanacagi bir oyuna dönüstürülmesi ve de benzerlerini çogaltabilecegimiz birçok konunun ahlaki duyarlilik alanindan çiktigi, çaresiz bir anlam kaybiyla seyredildigi, her yönlü tecavüzün de bu sekilde bir teslimiyetle karsilanmasinin merkezi hegemonya tarafindan hedeflendigi bir sistem içindeyiz.

 Ne yapmaliyiz?

Ne yasamaliyiz?

Nasil yasamaliyiz?

  Bu sorular, sistemin olusturdugu tablonun bizleri her an karsi karsiya biraktigi sorulardir. Sormazsak ve cevaplarini yakici bir sekilde vermezsek ölecegimizi bildigimiz sorulardir.

Kadinin adinin, sesinin, saçinin, basinin, bedeninin her bir parçasinin fazlasiyla var oldugu, ama hiçbirinin anlaminin olmadigi, anlamdan yoksun varligin mümkünsüzlügünün bilinemedigi, kendine ait olmayan varlik parçalarinin bir pazar nesnesinden baska bir sey olmadigi, bütünlük içinde bir varliklarinin kabullenilmedigi, bu sayilanlara dair anlamin zerresinin dahi olmadigi bir sistem ve zamandayiz. Böyle bir sistem ve zamanda kadinin varlik sorunlari en temel sorun olmaktadir ve özgürlügün yakalanmasi için varligin olmasi sarti asikardir. Varligi olmayanin özgürlügünün olmadigi bilinmektedir. Kadinin kendini nasil var edecegi, evrendeki konumunun ne oldugu, tanimlar yoluyla anlasilmaya çalisilan doga ve toplumla iliskinin nasil olmasi gerektigi konularinin tamami kadinin ontolojik sorunlari çerçevesinde gündeme alinmasi gereken acil konulardir. Ve tüm bu konular da kadin bilimi kapsaminda derinligine incelenmesi gereken konularidir.

Hakikati esas alan bir toplum biliminin yapmasi gereken ilk ve en temel is, kadin tanimini yok etmek üzerinden kendini var eden egemen erkek çözümlemesini gelistirmek ve kadini dogru tanimlamaktir. Temelde insani esas alan, onu tanimayi, anlamayi ve daha anlamli bir yasama yönlendirmeyi hedefleyen toplum bilim, insanin sömürüsünü çözümlemek ve bu sömürünün ortadan kaldirilmasinin temel kaynaklarini ortaya koymak zorundadir. Sömürüyü teshir etmeyen bir yöntem, adina sosyal bilim dense de, sosyal da olamaz, bilim de olamaz. Sömürüyü çözümleyip asamayan bir yöntem, sosyal bilim olamaz. Insanin sömürüsünü teshir edemeyen ve yerine özgürlük perspektifli bir yasam sunamayan bir sosyal bilim, kesinlikle sosyal bilim olamaz. Biz buna gerçekler sosyolojisi derken, gerçek sosyal bilimin kadinla göbekten bagini ortaya koyarak bu adlandirmayi yapmaktayiz.

“Kadin yasamina zorba ve sömürgen erkek eli ve akliyla binlerce yilda yedirilen kölelik düzeyinin tüm içerik ve biçimleriyle kavranmasi gerçekler sosyolojisinin ilk adimi olmaliydi.”

Gerçekler sosyolojisinin gerçegin kasaplarindan farki, ilk olarak evren gerçeginde tikel ve evrensel arasindaki uyumu kesinlikle ihlal etmemesidir. Jineoloji olgulari, gerçegin kasaplari olan bilim adamlari (!) zihniyetinden kurtararak ele alir. Kadavralastirilan gerçek, zaten hakikat olmaktan çikarilmis yasam artiklari demektir. Jineoloji, gerçege dair bu parçalanmisliklari da ele alirken bütünlüklü bir yaklasim gelistirmeyi hakikatin varlik kosulu olarak kabul eder. Her bir evren parçasinin bütünle iliskisi, atomun evrenle iliskisine paralellik arz eder. Her bir zerrede paralellik arz etmeyen hakikatin insan-toplum-doga-evren gerçegine aykiri oldugu gerçegini güncel olarak yasar.

“Kadin gerçeginden yoksun bir arastirma yöntemi, kadini merkezine almayan bir esitlik ve özgürlük mücadelesi hakikate erisemez, esitlik ve özgürlügü saglayamaz.”

Öncelikle hakikate ulasmanin kadin özgürlesmesine verilecek anlamla baglantisi vurgulanmaktadir. Kadin merkezli arastirma yöntemi hakikate yakinlastirmaktadir. Hakikat arayislarindaki nefs savaslarindan ask konusuna kadar, kisisel asktan ilahi aska kadar her bir konunun kaynaginda, kadin eksenli yöntemin götürecegi sonucun hakikate yakinligi yer almaktadir. Tarihteki peygambersel çikislarda da bu konuda çokça örnek görmekteyiz. Isa’nin Magdelena ile iliskisinden Muhammed’in Hatice öncülügündeki yolculuklarina kadar birçok tarihsel gerçek, kadin merkezli düsünme, yasam yönteminin hakikate götürdügü gerçegini anlatmaktadir. Mitolojilerin, dinlerin ve yasam öykülerinin baslangici da kadinla mümkün olmakta, kadinla ifade kazanmaktadir. Kadinla erkek anlamlarinda yogunlastirilan ask konusu, basli basina bir hakikat arayisi olup tüm sosyal yönelimlerin merkezinde yer almaktadir.

  Ahlaki toplumun kurulusunun kadin özgürlesmesiyle baglantisi çarpici çözümlemelerle dile gelmektedir. “Hegemonik güç, bu arada hegemonik erkeklik ancak toplumsal ahlakin çöküsüyle gerçeklesir” seklinde gelistirilen perspektifler çöken toplumsal ahlakin enkazi üzerinden insa edilen hegemonik erkekligi asmanin ancak kadin özgürlesmesiyle gerçeklesecegini ortaya konmaktadir. Ve ahlaki toplum olabilmenin tek sartinin da kadinin özgürlesmesi oldugu burada netçe görülmektedir. Köle kadin gerçeginin ahlaki çöküntüyü ne kadar derinlestirdigi mevcut dünya sisteminde ve yasam örneklerinde de asikardir. Özgürlük yanilgisindaki kadin sekillenmesinin de bu enkazi giderek büyüttükleri bilinen bir gerçektir. En azindan bu sanrilarin özgürlestirmedigini anlamak için kapitalist modernite sisteminin ulastigi boyuta bakmak yeterli olacaktir.

Ahlaki ve politik toplumun en basat özelligi kadin özgürlügüdür. Kadinlari özgür olmayan bir toplum ahlakli olamaz. Ayni zamanda kendi özgürlügünü yasayamaz, politik olamaz, demokrasiden söz edemez. Toplumsal ahlakini yitirmis bir toplumun kadinin namusundan söz etmesi de tam bir ironidir bu durumda. Çünkü kadin özgürlügü yitirilmisse, namus adina zaten hiçbir sey kalmamistir. Böyle bir durumda namus adi altinda kadin ya da çocuklar üzerinde hüküm kurmak tam bir mikro iktidar hastaligi olmaktadir. Bu kronik hastalik ne yazik ki toplumun büyük bir kisminda mevcuttur ve asma adina gelisenler de kapitalist kirliligin ahlaksizligi, namussuzlugu, yozlugudur. Toplumsal ahlak toplum bireyleri için vazgeçilmezdir. Toplumsal ahlaktan vazgeçildigi anda tüm ahlaksizliklar bireylerin kapisini çalar, hatta kapisini kirar. Sokaginin, mahallesinin kirlenmesine göz yuman ve bu mekanlari temizlemeyen kisiler, kendi evlerine mikrop girmesini önleyemeyecektir. Bu durumda kisilerin özgür ve saglikli yasamasinin temel sartlarindan biri de ahlaki ve politik toplumdaki rolleri olmaktadir. Insani varolusun temel formu olan toplumun yok olmasi tümden insanligin yok olmasiyla özdestir.

Bir ahtapot gibi toplumu sarmis olan merkezi hegemonyanin insanligin tüm birikimlerini, ahlakini, gücünü ve degerlerini emen kollarindan kurtulmanin tek yolu kadinin özgürlesmesidir. Bundan baska bir kurtulus yolu yoktur. Öncelikle kadinlarin bu konuda özgürlesme edimlerinde bulunmalari sarttir. Özgürlesmenin anlam ve bilinci olustukça erkek bireyinin de özgürlesmesi ve bilinci gelisecektir. Ancak bu karsilikli özgürlesme düzeylerinin yaratacagi durumda gelisebilecek özgür es yasamlar, toplumun ulastigi evrensel düzeyin de göstergesi olmaktadir.

Toplumun en küçük yapi tasi denilerek sosyoloji derslerinde kutsallastirilan aile, en büyük darbeyi kapitalist sistemle birlikte aldi. Degerlerin tükenisi ilk olarak temel toplumsallasma formu olan aileyi çözüyor. Tükenen degerler ve parçalanan toplum üzerinden sistem kendini insa ediyor. Çünkü toplumun parçalanmasi, birey olma adi altinda toplumun atomize edilmesi, sistemin karsisindaki gücü parçalayarak güç odaklarini güçsüzlestirmesi anlamina geliyor. Bir anlamda böl-parçala-yönet komutlari toplum üzerinde uygulaniyor.

Kapitalist sistem içinde parçalanan aile olgusu karsisinda gelistirilecek olanin, farkli adlar altinda ayni zihniyetle kurulacak birliktelikler olmadigi kesindir. Mikro devlet olarak elestirdigimiz ailenin parçalanmasinin özgürlesmekten degil de kapitalist sistemin parçalayiciligindan kaynakli oldugu bilinmek durumundadir. Bundan dolayi zihniyet olarak asilmasi gereken gerilikler azalmamis artmistir. Mülkiyet, iktidar, sahiplik, eksiklik, zürriyet zihniyeti asilmadan gelistirilecek birliktelikler, adi ister evlilik olsun ister olmasin, ister devrimci evlilik olsun Google
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Bu bir seçkin maddedir. Daha fazla bilgi için buraya tıklayın.
Google Inc.
Googlelogo.png
Tip Halka açık (NASDAQ: GOOG)
Slogan "Don't be evil" (Kötü olma)
Kuruluş Menlo Park, Kalifornia (4 Eylül, 1998)[1]
Kurucu Sergey M. Brin
Lawrence E. Page
Şehir Googleplex, Mountain View, California, United States
Hizmet bölgesi Dünya çapında
Önemli kişiler Dr. Eric E. Schmidt, Ph.D.
(Yönetici) & (İcra Heyeti Başkanı)
Sergey M. Brin
(Kurucu Ortak)
Lawrence E. Page
(CEO)
Alan İnternet, yazılım
Ürün Arama, Bilişim, Reklam, Teknoloji
Gelir artış (37,905 Milyar $)(2011)[2]
İşletme gelir artış (11,632 milyar $)(2011)[2]
Net gelir artış (9,737 milyar $) (2011)[2]
Toplam varlıklar artış 72,574 milyar $(2011)[2]
Özkaynak 58,145 milyar 2011
Çalışan sayısı 32,467- 2011[3]
Ana sayfa Google.com
Google Inc. (NASDAQ: GOOG), internet araması, çevrimiçi bilgi dağıtımı, reklam teknolojileri ve arama motorları için yatırımlar yapan çok uluslu Amerikan anonim şirketidir. İnternet tabanlı hizmet ve ürünler geliştirir, ek olarak bunlara ev sahipliği yapar.[4] Kârının büyük kısmını AdWords programı aracılığıyla reklamlardan elde etmektedir.[2][5] Şirket, Larry Page ve Sergey Brin tarafından, Stanford Üniversitesi'nde doktora öğrencisi oldukları sırada kurulmuştur. İkili, sık sık "Google Guys" olarak anılmaktadır.[6][7][8]
Google, ilk olarak, 4 Eylül 1998 tarihinde özel bir şirket olarak kuruldu ve 19 Ağustos 2004 tarihinde halka arz edildi. Halka arzın gerçekleştiği dönemde, Larry Page, Sergey Brin ve Eric Schmidt, takip eden yirmi yıl boyunca, yani 2024 yılına kadar Google'da birlikte çalışmak üzere anlaştılar.[9] Kuruluşundan bu yana misyonu "dünyadaki bilgiyi organize etmek ve bunu evrensel olarak erişilebilir ve kullanılabilir hale getirmek"tir.[10] Gayri resmi sloganı ise, Google mühendisi Amit Patel tarafından bulunan ve Paul Buchheit tarafından desteklenen[11] "Don't be evil" (Kötü Olma) dır. 2006 yılında, halen şirket merkezi konumunda olan Mountain View, California'ya taşınmıştır.[12][13]
Google'ın dünya çapında veri merkezlerinde bir milyondan fazla sunucuda çalıştığı,[14] bir milyardan fazla arama isteğini işlediği[15] ve kullanıcıları tarafından oluşturulan verinin gün başına yirmi dört petabayt olduğu tahmin edilmektedir.[16][17][18][19] Kuruluşundan bugüne dek gerçekleşen büyüme hızı, şirketin temel web arama motorunun ötesinde ürünler, satın almalar ve ortaklıklar zincirinin meydana gelmesini sağladı. Şirket, Orkut, Google Buzz ve Google+ gibi sosyal ağ araçları ile elektronik posta hizmeti Gmail servisi gibi çevirmiçi verimlilik yazılımları sunmakta, ek olarak, web tarayıcısı Google Chrome, fotoğraf görüntüleme ve düzenleme yazılımı Picasa ve anlık mesajlaşma Google Talk gibi uygulamalarla masaüstüne kadar uzanmaktadır. Bunlar dışında, Android mobil işletim sistemi gelişimine öncülük yapmıştır. Cr-48 ana işletim sistemi olarak da bilinen yeni Google Chrome OS,15 Haziran 2011 tarihinden beri, Samsung 5 Serisi[20] ve Acer AC700[21] gibi ticari Chromebook'larda[22] kullanılmaktadır.
Alexa, internette en çok ziyaret edilen web sitesi olarak ABD odaklı "google.com"'u listelemektedir, YouTube, Blogger, Orkut gibi Google'a ait diğer siteler ve çok sayıda uluslararası Google sitesi (google.co.in, google.co.uk vb.) ise en çok ziyaret edilen siteler arasında ilk yüz içinde yer almaktadır.[23] Ek olarak şirket, BrandZ marka değeri veritabanı listesinde ikinci sırada yer almaktadır.[24] Buna karşın Google, gizlilik, telif hakkı ve sansür gibi konularda eleştiriler almaktadır.[25][26]
Konu başlıkları  [gizle]
1 Tarihçe
1.1 Finansman ve ilk halka arz
1.2 Büyüme
1.3 Satın almalar ve ortaklıklar
2 Ürünler ve hizmetler
2.1 Reklam
2.2 Arama motoru
2.3 Verimlilik araçları
2.4 Yatırım ürünleri
2.5 Diğer ürünler
3 Kurumsal konular ve kültür
3.1 Çalışanlar
3.2 Googleplex
3.3 Paskalya yumurtaları ve 1 Nisan şakaları
3.4 Yardım çalışmaları
3.5 Ağ tarafsızlığı
3.6 Gizlilik
4 Kaynakça
5 Dış bağlantılar
Tarihçe[değiştir]

1998'de Google ana sayfası.

Kurulduğu ilk yıllarda internet tasarımı için kullanılan bir dil olan HTML ile Google'nin kurucularının basitçe tasarlayabildikleri ana sayfa.[27]
Google'nin kuruluş süreci, 1996 Ocak ayında Kaliforniya'daki Stanford Üniversitesi'nde doktora öğrencileri olan Larry Page ve Sergey Brin'in araştırma projesiyle başladı.[28]
Geleneksel arama motorlarıyla yapılan aramalarda, sonuçlar; aranan terimlerin sayfada kaç kez görüldüğü mantığıyla sıralanıyordu, ancak Google siteler arası ilişkilerin analizi konusunda çok daha elverişli iki sistem kuramı ortaya koydu.[29] Bu yeni teknolojiye PageRank adı veriliyordu, bu sisteme göre sayfa dizinlerinin orijinal site ile olan bağlantı dönüşümleri belirlenerek; siteler, gösterilen ilgiye göre sıralanıyordu.[30][31]
Küçük bir arama motoru olan ve Robin Li tarafından IDD Bilişim Hizmetleri adına geliştirilen "RankDex", zaten 1996'dan beri site puanlaması ve sayfa sıralaması için benzer bir strateji kullanmaktaydı.[32] RankDex, patentliydi[33] ve Li'nin Çin'de kurulmuş olduğu Baidu adını taşıyan arama motoru bu sistemle çalışıyordu.[34][35]
Page ve Brin yeni oluşturdukları arama motoruna ilk olarak "BackRub" ismini koymuştu, çünkü siteler için geri bağlantıların kontrol edilmesinin önemini tahmin edebiliyorlardı.[36][37][38] Ancak daha sonra, "googol" sözcüğü üzerinde orijinal bir imlâ değişikliği yapılarak, bu arama motoru Google olarak adlandırıldı,[39][40] Google arama motoruyla insanlara büyük bir bilgi kaynağının sunulduğunu belirtmek için bu isim konulmuştu, çünkü googol on üzeri yüz rakamını ifade ediyordu.[41] Başlangıçta Google; Stanford Üniversitesi'nin alt-alan adı olarak google.stanford.edu alan adını kullandı.[42]
Bugün kullandığı alan adını 15 Eylül 1997'de etkinleştirdi[43] ve 4 Eylül 1998'de Google şirketi resmen kuruldu. Şirket merkezi arkadaşları Susan Wojcicki'nin[28] Menlo Park, Kaliforniya'da bulunan garajı olarak belirlendi. Stanford Üniversitesi'nde doktora yapan bir öğrenci olan Craig Silverstein, ilk çalışan olarak işe alındı.[28][44][45]
Bir yıl önceki rakam olan 931 milyon tekil ziyaretçi sayısındaki yüzde 8.4'lük bir artışla, 2001 Mayıs ayında; Google'nin tekil ziyaretçi sayısı ilk kez 1 milyarı buldu.[46]
Finansman ve ilk halka arz[değiştir]
Google'nin ilk sunucularındaki açık devre kartları ve kablolama sistemlerinin görünümü.

Google sunucularındaki ilk yenileme ucuz maliyetli donanımlarla yapılmıştır.[47]
Google'a 100,000 $'lık ilk finansman desteğini daha önce Google'ın da dahil olduğu bir şirket olan Sun Microsystems'in kurulum ortaklarından Andy Bechtolsheim vermiştir.[48] 1999'un başlarında, hâlâ doktora öğrencileri olan Brin ve Page, akademik araştırmalar için bir arama motoru geliştirmenin ilgi çekici bir düşünce olduğuna karar vererek, Excite'yi satın almak için CEO George Bell'e 1 milyon $ önerdiler. Ancak Bell bu teklifi kabul etmese de, Excite yatırımcılarından Vinod Khosla bu kararı eleştirerek, Brin ve Page ile 750,000 $ civarında bir tutarda müzakerelere başladı. Google; 7 Haziran 1999'da Kleiner Perkins Caufield & Byers ve Sequoia Capital gibi büyük yatırım şirketlerinin açtığı krediler de dahil olmak üzere,[48] 25 milyon $'lık bir fon kullanacağını açıkladı.[49]
Google'nin ilk halka arzı ana finansal sisteme geçişinden yaklaşık beş yıl sonra, 19 Ağustos, 2004'te gerçekleşti. Şirket bu arz sonucunda yatırımcılarla, hisse başına 85 $'dan 19,605,052 hissesini paylaştı.[50][51] Hisseler Morgan Stanley ve Credit Suisse tarafından oluşturulan benzersiz çevrimiçi açık arttırma sistemi sayesinde, hissedârlara ulaştırıldı.[52][53] Piyasa değeri 23 milyar $'ı aşkın bir şirket olan Google bu halka arz sonrasında, 1.67 milyon $'lık hisse senedi satışı yaptı.[54] Paylaşılan 271 milyonluk hissenin büyük bölümünün Google'nin denetim alanında kalması sonrasında, birçok Google çalışanı hisseler sayesinde milyoner oldu. Yahoo!'nun sahip olduğu 8.4 milyonluk Google hissesi, Google'ın rakibi Yahoo!'nun bu halka arzdan kârlı çıkmasını sağladı.[55]
Bazı insanlar Google'nin halka arzının şirket kültüründe kaçınılmaz değişiklikler oluşturacağını tahmin ediyordu. Dayanak olarak, hissedârların şirket üzerindeki baskısı sonucunda, şirket çalışanlarının olumsuz etkileneceği; bunun yanında şirket yönetiminde olan kişilerin hisse senetleri sayesinde milyoner olabileceği gerçeği gösteriliyordu.[56] Şirket kurucu ortakları Sergey Brin ve Larry Page yatırımcıların taşıdığı bu endişelere yanıt vererek; halka arzdan sonra şirket kültürünün değişmeyeceğini savundu ve bu yönde bir rapor hazırlattı.[57] Ancak 2005'te; The New York Times gazetesindeki makaleler de dahil olmak üzere birçok kaynakta Google'nin yeni yapısı sorgulandı ve kurum felsefesindeki masumiyetin ve kurumsallaşma karşıtı tavrın kaybedildiği savunuldu.[58][59][60] Bunun üzerine Google, benzersiz kurum kültürünü devam ettirebilmek için bir kurumsal kültür şefi ve bir insan kaynakları yöneticisini göreve getirdi. Şeffaf bir örgütlenme (organizasyon) için işbirliği ortamının kaçınılmaz olduğundan hareketle, kurumsal kültür şefinin görevlendirilmesinin altında yatan amaç, kurumun kuruluşundan itibaren kazanılan temel değerlerinin ve kurumsal kültürün gerektirdiği çalışma ahlakının korunmasını içeriyordu.[61] Google bu dönemde, eski çalışanlarının cinsiyetçilik ve yaş ayrımcılığı yaptığı ithamlarıyla karşı karşıya kaldı.[62][63]
Öncelikle güçlü bir satış potansiyeli ve çevrimiçi pazarlamayla birlikte tanıtım konularındaki kazanç sayesinde,[64] Google; halka arz sonrasında hisse senedi performansında başarılı bir ivme yakalayarak; 31 Ocak 2007'de ilk kez borsa işlemlerinde (hisse değeri) 700 $ düzeyine ulaştı.[65] Google'nin hisse senetlerinin değer kazanmasındaki temel unsur, büyük yatırım şirketlerinin ve finansman şirketlerinin aksine; genel itibariyle bireysel yatırımcılar oldu.[64] Şirket bugün itibariyle GOOG menkul değer sembolü altında NASDAQ borsasında, GGQ1 imiyle de Frankfurt Menkul Kıymetler Borsası'nda işlem görmektedir.
Büyüme[değiştir]
Şirket merkez ofisini Mart 1999'da önde gelen Silikon Vadisi teknoloji şirketlerinin de yer aldığı Palo Alto, Kaliforniya'ya taşımıştır.[66] Ertesi yıl, Page ve Brin'in reklam destekli arama motoru oluşturma düşüncesine karşı çıkmasına karşın,[67] anahtar sözcüklere dayalı reklam satışına başlamıştır.[28] Sayfa tasarımını yalın tutmak ve hızlı erişimi sağlamak amacıyla reklamların düz metin biçiminde olmasına özen gösterilmiştir. Anahtar sözcükler (tıklama başına 5 centten başlayan) tutar teklifleri ve tıklama sayısı dikkate alınarak hesaplanıyordu.[28] Bu satış modeli ilk kez, Idealab'den ayrıldıktan sonra Bill Gross tarafından kurulan Goto.com şirketinde uygulanmıştı.[68][69] Bu şirket, adını Overture Services olarak değiştirdikten sonra Google'a kendi tıklama başına ödeme patentlerini ihlal ettiği gerekçesiyle bir dizi dava açmıştır. Daha sonra Yahoo! tarafından satın alınan ve Yahoo! Search Marketing adını alan Overture Services'ın açtığı bu davalar Google'ın şirket hisselerinin bir bölümünü Yahoo!'ya devretmesiyle çözüme kavuşturulmuştur.[70]
Google bu sırada kendi geliştirdiği PageRank sisteminin patentini almıştır.[71] Resmi olarak Stanford Üniversitesi'ne kayıtlı görünen patentte Lawrence Page'in adı mucit olarak geçmektedir.
2003 yılında şirket 1600 Amphitheatre Parkway, Mountain View, Kaliforniya'daki bugünkü ofisini Silicon Graphics'ten kiralamıştır.[72] Bu ofis, 1'in sonuna googol tane sıfır eklenmesiyle oluşan googolplex sözcüğünden esinlenerek oluşturulmuş olan Googleplex adıyla anılmaktadır. Google üç yıl sonra SGI'a ait bu yeri 319 milyon dolar karşılığında satın almıştır.[73] Bu sırada, "Google" terimi günlük yaşamda kendine yer bulmuş, "google" eylemi Merriam Webster Collegiate Dictionary ve Oxford English Dictionary'ye girmiştir. Sözcüğün anlamı "Google arama motorunu kullanarak İnternet üzerinde bilgi aramaktır."[74][75]
Satın almalar ve ortaklıklar[değiştir]
Google, 2001 yılından bu yana ağırlıklı olarak küçük girişim sermayeli şirketlere odaklanarak, birçok şirket satın aldı. 2004'de aldığı bu tip bir firma Keyhole, Inc'dır[76]. Bu firma Earth Viewer adında bir ürün geliştirmişti ve bu ürünle kullanıcıya dünyanın 3 boyutlu görüntüsünü sunuluyordu. Google hizmeti 2005 yılında Google Earth olarak adlandırdı. 2 yıl sonra çevrimiçi video sitesi YouTube'u 1,65 milyar $ (hisse senedi) karşılığı satın aldı[77]. 13 Nisan 2007'de ise DoubleClick'i 3,1 milyar $'a satınalarak web yayımcıları ve reklam ajansları ile DoubleClick arasındaki ilişkiye sahip oldu.[78] Aynı yıl GrandCentral'i 50 milyon $'a satınaldı [79] ve bu site daha sonra Google Voice adını aldı. 5 Ağustos 2009'da ilk halka açık şirketini, video yazılımı üreten On2 Technologies'i 106,5 milyon $'a satınaldı.[80] Google ayrıca bir sosyal ağ arama motoru olan Aardvark'ı da 50 milyon $'a alıp kendi dahili bloglarında "Nereye kadar götürebileceğimizi görebilmek için işbirliğine sabırsızlanıyoruz"(we're looking forward to collaborating to see where we can take it.(İngilizce)) yazmıştı.[81] Nisan 2010'da ise donanım firması, Agnilux'u satınaldığını duyurdu.[82]
Satınaldığı firmalara ek olarak, araştırmadan reklama kadar her konuda diğer organizasyonlarla işbirliğine de girdi. 2005'te NASA Ames Research Centre ile 93.000 m2 ofis inşası için ortaklık yaptı.[83] Ofisler, yüksek boyutlu bilgi yönetimi, nanoteknoloji, dağıtık hesaplama ve uzay sanayi girişimcileri için kullanılacaktı. Ekim 2005'te Sun Microsystemsile birbirlerinin teknolojilerini paylaşmak ve dağıtımda yardımcı olmak amacıyla işbirliğine gittiler.[84] Şirket, Time Warner'ın AOL[85]'u ile birbirlerinin video arama hizmetlerini geliştirmek için işbirliği yaptı. Yine 2005'te içlerinde Microsoft, Nokia ve Ericsson'un da bulunduğu pekçok firma ile mobil araçlarda kullanılmak üzere yeni .mobi üst seviye alan adı finansmanı için işbirliğine gitti.[86] Google böylece "Adsense for Mobile"ı kullanıma alacak ve gelişmekte olan mobil reklam pazarında avantaj elde edecekti[87]. Reklamda daha geniş kitlelere erişebilmek için, News Corporation'a ait Fox Interactive Media ile MySpace sosyal ağında arama ve reklam sağlama üzerine 900 milyon $'lık anlaşma yaptılar.[88]
Google, 2006 Ekiminde duyurduğu YouTube alımının işlemlerini 13 Kasım 2006'da tamamladı[89]. YouTube’un işletim masrafları hakkında detay yayınlamadı ve 2007'de Youtube’un maddi gelirini bilançosuna eklemedi.[90] 2008 Haziran'ında Forbes'ta yayınlanan bir makalede, Quentin Hardy ve Evan Hessel YouTube’un 2008 yılında getireceği kârı, reklam satışlarında bir gelişme olmayacağı tahmini ile birlikte 200 milyon $ olarak öngördü.[91] 2007'de Google NORAD Tracks Santa'yla yılbaşında Noel babanın gelişini takip eden hizmete sponsorluğa başladı.[92] Google Earth'de 3 boyutlu track Santa ilk kez uygulanmaya başlandı[93] ve eski sponsor AOL kalktı. Google'ın YouTube'u NORAD Tracks Santa'ya kendi kanalını verdi.[94]
2008'de Google, GeoEye ile Google Earth'e yüksek çözünürlüklü (0.41 m monochrome, 1.65 m renkli) görüntü aktaracak uydu yollamak üzere işbirliğine girdi. Uydu Vandenberg Hava Kuvvetleri Üssü'nden 6 Eylül 2008'de fırlatıldı.[95] Google son işbirliğini de aynı yıl duyurdu ve Life dergisinin fotoğraf arşivine ev sahipliği yapmaya başladı. Bu arşivdeki bazı fotoğraflar dergide daha evvel yayınlanmış değildi.[96] Fotoğraflar filigranlandı ve kamu malı statüsüne bakılmadan telif hakları bildirimi üzerlerine işlendi.[97]
2010 yılında, Google Enerji yenilenebilir enerji alanındaki ilk yatırımını, Kuzey Dakota'da 38 milyon $'a aldığı iki adet rüzgar çiftliği ile yaptı. Şirket iki çiftlikten toplam 169,5 megawatt güç yani 55.000 eve yetecek enerjiyi üreteceğini açıkladı. NextEra Enerji Kaynakları tarafından geliştirilen çiftlikler bölgede fosil yakıt kullanımını azaltacak ve kar sağlayacaktı. NextEra Enerji Kaynakları projedeki %20 hisseyi Google Enerjiye satarak, projenin geliştirilmesi için fon sağlamış oldu.[98] Yine 2010 yılında Google, web tabanlı telekonferans ve diğer ilişkili hizmetleri sağlayan Norveç menşeili firma olan Global IP Solutions'ı satın aldı. Bu edinim ile Google ürünlerine telefon tipi hizmetleri de ekleyebildi[99]. Ardından, 27 Mayıs 2010'da mobil reklam ağı AdMob'un satınalımını tamamladığını açıkladı. Federal Ticaret Komisyonu bu satınalmaya ilişkin açtığı soruşturmayı kapmasının üzerinden birkaç gün geçtikten sonra[100] Google bu firmayı belirsiz bir fiyata satınalmıştır[101]. Temmuz 2010'da Google Iowa rüzgar çiftliği ile 114 megawatt enerji alımı için 20 yıl süreli anlaşma imzaladı.[102]
4 Nisan 2011'de, The Globe and Mail 6.000 adet Nortel Networks patenti için Google'ın 900 milyon $ teklif ettiğini duyurdu[103].
15 Ağustos 2011'de ise Google Motorola Mobility'i ABD ve Avrupa'da mevcut yasa uygulayıcı ve kurulların karşı görüş bildirmelerine rağmen 12,5 milyar $'a satın alacağını açıkladı.[104][105] Google blog'daki bir yazıda İcra başkanı ve kurucu ortak Larry Page bu satınalımın Google'ın patent portföyünü güçlendirmek amaçlı stratejik bir satınalım olduğunu dile getirdi. Şirketin Android işletim sistemi, özellikle Apple ve Microsoft Android'e uygun telefon üreticileri HTC, Samsung ve Motorola ile davalık olmuşken[106] bu satınalma ile elde ettiği, Motorola'ya ait mobil aletlere ve kablosuz teknolojilere ilişkin yüklüce patent portföyü Google'a, diğer firmalarla (özellikle Apple ve Microsoft[106] ) devam eden patent anlaşmazlıklarında yardımcı olacaktı,[107] Android işletim sistemini de serbestçe sunmaya devam edecekti.[108]
Ürünler ve hizmetler[değiştir]

Reklam[değiştir]
Google gelirlerinin yüzde doksan dokuzuna yakınını kurumsal reklam programlarından elde etmektedir.[109] Şirket, 2006 mali yılı için toplam reklam gelirini 10.492 milyar dolar olarak açıklarken, lisanslama ve diğer girdilerden sağladığı gelirin yalnızca 112 milyon dolar olduğunu belirtmiştir.[110] Bu doğrultuda, çevrimiçi reklam pazarında büyük komisyon ücretleri elde edebilmek için çeşitli yenilikleri yaşama geçirmiştir. Teknolojik olarak DoubleClick'ten yararlanan şirket, kullanıcıların ilgi alanlarına göre hedef reklamları belirleyerek; kullanıcıların amacına uygun içerikleri, onlarla buluşturmuştur.[111][112] Google’ın diğer ürünlerinden,Google Analytics site içi bağlantılardaki tıklanma sayısının incelenmesi gibi yöntemlerle; internet sitesi sahiplerinin sitelerine giriş yapan insanların nereden ve nasıl giriş yaptığını takip edebilmesini sağlamaktadır.[113] İki yönlü bir program olan Google reklamlarda üç yönlü websiteleri yer alabilmektedir. Bir diğer ürün olan Google AdWords ile; Google içerik ağlarında, tıklama başına ödeme veya görüntüleme başına ödeme gibi seçeneklerle; reklamcıların kendi reklamlarını yayınlayabilmesine imkan tanınmaktadır. Kardeş hizmet Google AdSense ise, site sahiplerinin kendi sitelerinde bu reklamları yayınlayabilmesini ve yayınlanan reklamlardan tıklama başına para kazanmalarını sağlamaktadır.[114]
Programın eksikliklerinden ve eleştirilen yönlerinden biri, Google'ın tıklama sahtekarlığı konusunda yetersiz kalışıdır, insanlar veya otomatik kodlar aracılığıyla ürünle ilgilenmeden yapılan "tıklamalar", reklam veren kişilerin hizmet karşılığı olmadan Google'a para ödemesine neden olmaktadır. Reklam endüstrisinin 2006 raporlarına göre; çevrimiçi reklamlara yapılan tıklamaların %14 ila %20'lik kısmının sahte ya da geçersiz tıklama olduğu açıklanmıştır.[115] Ayrıca, diğer bir tartışma kullanıcıların belirli bir web sitesi içerisinde aradıklarını bulmalarını sağlayan, ikincil bir arama kutusu sistemi olan "arama içinde arama" uygulaması üzerinde yaşanmıştır. Yakın bağlantıları olan bir özel şirket için arama içinde arama özelliği kullanılırken, bu şirket kullanıcıları çekebilecek özgün bir arama sistemi beklentisinde olmasına rağmen; yapılan aramanın sonuçlarında çoğunlukla rekabet içinde olunan şirketler de yer almaktadır.[116] Google reklam sisteminin karşılaştığı diğer bir eleştiri de; reklamın Sanal Binyıl Telif Hakkı Sözleşmesi'ne uygunluğu konusunda bir şüphe dahi olsa reklamcının sansürlenmesidir. Örneğin 2003 Şubat'ında, Google; kâr amacı gütmeyen ve büyük bir kruz gemisinin atık su arıtma uygulamalarını protesto eden bir örgütlenme olan Oceana'nın reklamlarının gösterimini durdurmuştur. Google buna gerekçe olarak kendi yayın politikası olan: ‘’"Google bir görüşün, kişinin ya da organizasyonun karşı savunuculuğunu yapan hiçbir reklamı yayınlamayı kabul etmez."’’ prensibini göstermiştir.[117] Ancak daha sonra bu politika değiştirilmiştir.[118] 2008 Haziran ayında Google ve Yahoo! bir reklam anlaşması yapmış, bu anlaşma uyarınca Yahoo! kendi ağ sayfalarında Google reklamlarının gösterilmesine izin vermiştir. Ancak iki şirket arasındaki bu anlaşma Birleşik Devletler Adalet Bakanlığı tarafından güven vermeyen bir eylem olarak görülmüş ve bu nedenle hiçbir zaman hayata geçirilememiştir. Sonuç olarak Google, Kasım 2008'de anlaşmayı feshettiğini açıklamıştır.[119][120]
Google kendi ürün tanıtımlarında kullanılmak üzere Demo Slam adlı bir site açarak; geliştirdiği ürünlerin teknoloji sunumunu yapmayı amaçlamıştır.[121] Sitede her hafta iki takım; Google teknolojisinin yeni bağlamlarını ortaya koyabilmek için yarışmaktadır. Arama Motorları Dergisi'nde Demo Slam'den şöyle bahsedilmiştir: "Yaratıcı ve teknoloji meraklısı insanların, orada kendi videolarını oluşturup, dünya insanlarının en yeni ve muhteşem teknolojileri anlamlandırabilmesine yardımcı olabilecekleri bir yer."[122]
Arama motoru[değiştir]
Google'nin 2010'daki anasayfası.

2011'de, Google; daha parlak yeni bir logo ve siyah bir gezinti çubuğuyla anasayfasını yeniledi.[123]
Google Arama, bir arama motoru uygulaması olup, şirketin en popüler uygulamasıdır. Kasım 2009'da comScore’un yayımladığı bir pazar araştırmasına göre, Google ABD'deki arama motoru sektörünün en çok kullanılan uygulaması olup, pazar payının %65.6'sını elinde tutmaktadır.[124] Google milyarlarca[125] ağ sayfası (web) dizinine sahiptir, böylece kullanıcılar anahtar kelimeler ve uygulamaların kullanımı yoluyla arzu ettikleri bilgilere ulaşmak için arama yapabilmektedir. Google popülerliğine karşın, birçok kurumun eleştirisine de maruz kalmıştır. 2003'te The New York Times Google'nin dizinleme hizmeti hakkında şikayette bulunmuş, Google'ın önbellek uygulamalarının korunan içeriklerin telif haklarını ihlal ettiğini iddia etmiştir.[126] Ancak, bu durum üzerine Birleşik Devletler Nevada Bölge Mahkemesi'nde görülen Field v. Google ve Parker v. Google davaları Google'nin lehine sonuçlanmıştır.[127][128] Ayrıca 2600: The Hacker Quarterly, yeni hızlı arama özelliklerinin aranmasına izin vermeyeceği sözcüklerin devasa bir listesini yayımlamıştır.[129] Google İzleme Örgütü, Google'nin sayfa derecelendirme algoritmasını eleştirerek; Google'nin yerleşik siteleri yeni sitelere karşı kayırdığını iddia etmiş,[130] şirketin CIA ve NSA ile ilişkili olduğunu savunmuştur.[131] Tüm bu eleştirilere rağmen; ana arama motorunun yanında; Google'nin görsel arama motoru, Google Haberler, Google Haritalar da dahil olmak üzere birçok hizmeti geniş bir yaygınlık kazanmıştır. 2006'nın ilk yarısında, şirket; Google Video uygulamasıyla kullanıcıların internet üzerinden yükleme, arama ve video izleme gibi işlemleri gerçekleştirebilmesini sağlayan sistemi başlatmıştır.[132] Ancak 2009'da, bu sistemi video aramaları konusunda geliştirmek amacıyla, sisteme video yüklenebilme özelliğini kaldırmıştır.[133] Masaüstüne hitap eden ve bilgisayar içi yerel konumlarda arama yapabilmeyi sağlayan Google Masaüstü ve son olarak Birleşik Devletler Patent ve Ticari Marka Bürosu'yla yapılan işbirliği neticesinde oluşturulmuş ve kullanıcılara; Birleşik Devletlerdeki marka ve patent bilgilerine ücretsiz erişim imkanı sağlayan Google Patents’i geliştirmiştir.
Google sunucularında barındırılan tartışmalı arama hizmetlerinden biri de Google Kitaplar'dır. Şirket kitapları tarayarak, bu yazılı ürünlere sınırlı ve tam ön izleme olmak üzere iki biçiminde erişim sağlamıştır. Bu yeni hizmet nedeniyle, 8.000 civarında ABD'li yazarı temsil eden bir grup olan Yazarlar Birliği 2005'te Google aleyhine New York Şehri Federal Mahkemesi'nde bir dizi dava açmıştır. Google bu iddiaları; bu hizmet çerçevesinde mevcut ve tarihsel tüm telif hakkı uygulamalarına riayet edildiği yönündeki savunmasıyla yanıtlamıştır.[134] Google; Birleşik Krallık, ABD, Kanada ve Avustralya kaynaklarından elde ettiği eserleri sınırlı tarama çerçevesinde hizmete sunma vaadiyle 2009'da bu sorunun çözümüne ulaşmıştır.[135] Bununla birlikte, 2009 sonlarına doğru Fransız yayınevi Éditions du Seuil tarafından basılan La Martinière'nin eserleri Paris Aslî Hukuk Mahkemesinde açılan dava sonucunda; Google veri tabanından çıkarılmıştır.[136] Google, Amazon.com'a rakip olarak, yeni kitapların sanal sürümlerini satışa sunmayı planlamaktadır.[137] 21 Temmuz 2010'da çıkan Bing'e karşılık olarak; Google görsel aramalardaki küçük görsellerin gruplandırma sistemini daha gelişkin ayrıntılarla güncellemiştir. Ağ sayfası aramalarında, 23 Temmuz 2010 itibariyle hâlâ sayfa formatı başına grup görüntü sistemi kullanılsa da, belirli İngilizce sözlük terimleri için bağlantılı sonuçlar web aramalarının üzerinde görülmektedir.[138] Google'nin algoritması Mart 2011'de yenilenmiş; bu yeni sistemde yüksek kaliteli içeriklere ağırlık verilmiş,[139] ve imkan dahilinde n-gram değeriyle, değersizleşmiş içeriğin silinmesi hedeflenmiştir.[140]
Verimlilik araçları[değiştir]
Google kuruluşundan itibaren, standart ağ arama sistemlerinin yanında bir dizi verimlilik araçları da yayınlamıştır. Google'nin sağladığı ücretsiz bir çevrimiçi posta uygulaması olan Gmail’in yalnız davet ile üye kabul eden beta sürümü 1 Nisan 2004'te başlatılmış,[141] uygulama 7 Şubat 2007'de genel kullanıma açılmıştır.[142] Servis, 7 Temmuz 2009'da beta sürümünden yükseltilmiş[143] ve aylık 146 milyon kullanıcıya ulaşmıştır.[144] Gmail, bir gigabaytlık saklama alanına ve internet forumlarına benzer bir biçimde aynı konuşmaya ait postaları tek bir mesaj sekmesinde koruma özelliğine sahip olan ilk e-posta hizmeti olmuştur.[141] Bu servis güncel olarak 7400 MB ücretsiz saklama alanı sunmaktadır; buna ek olarak 20 GB ila 16 TB arasında bir saklama alanına Gigabayt başına 0.25 dolar ödenerek sahip olunabilmektedir.[145] Gmail uygulaması program geliştiricileri tarafından; tarayıcıyı yinelemeksizin etkileşimli olarak sayfanın yenilenmesine izin veren AJAX uygulamasının öncüsü olarak kabul edilmektedir.[146] Uygulamaya yapılan en büyük eleştiri, bu uygulamanın diğer çevrimiçi uygulamalarla bağlantısından dolayı mevcut verilerin deşifre edilebilme potansiyelidir. Steve Ballmer (Microsoft'un CEO'su),[147] Liz Figueroa,[148] Mark Rasch,[149] ve Google İzleme Örgütü editörü[150] mevcut e-posta iletisi içeriklerinin adil kullanım gereklerinin ötesinde işlev gördüğüne inandıklarını söylemişlerdir, ancak Google gönderilen e-postanın gönderen ve alan haricinde hiç kimse tarafından okunmadığını, reklamların yalnızca ilgiyi arttırmak için kullanıldığını iddia etmiştir.[151]
Diğer bir verimlilik paketi olan Google Docs, belgelerin çevrimiçi alanda oluşturulması, düzenlenmesi ve paylaşılmasını içermektedir ve Microsoft Word'a benzemektedir. Servisin özgün adı Writely'dir, 9 Mart 2006'da piyasaya sürüldüğünde yalnız davet yoluyla hesap edinilmesine izin verilmiştir.[152] 6 Haziran'dan sonra Google deneysel bir tablo düzenleme programı oluşturmuştur,[153] bu programın 10 Ekim'de Google Docs ile entegre olarak kullanılması planlanmıştır.[154] Google'nin sunum hazırlamak için geliştirdiği program 17 Eylül 2007'de, Gmail tam sürüme yükselmeden ve diğer üç hizmet başlamadan önce hayata geçirilmiştir.[155] Google Takvim ve diğer Google Takım uygulamaları 7 Temmuz 2009'da kullanıma açılmıştır.[143]
Yatırım ürünleri[değiştir]
Google's search appliance

2008 RSA Konferansında Google'ın Arama araçları
Google şirket pazarına 2002 Şubat'ında Google Arama Araçları (Google Search Appliance (İngilizce)) ile girdi, böylece daha büyük organizasyon yapılarına arama teknolojilerini sunmayı hedefliyordu[28]. Daha küçük organizasyon yapıları için üretilen Mini'yi bundan üç yıl sonra kullanıma sundu. Ardından 2006'da Özelleştirilmiş Arama iş sürümünü (Custom Search Business Edition (İngilizce)) hizmete aldı. Bu versiyonda kullanıcılar reklamdan arındırılmış Google.com index'inden faydalanabiliyorlardı. Bu hizmet daha sonra 2008 yılında Google Site Araması olarak isimlendirilmiştir.[156]
Şirket pazarına yönelik bir diğer Google ürünü de Google Apps Premier Edition'dır. Bu hizmet ve hizmete eşlik eden iki sürüm (eğitim ve standart sürümler), firmalara, okullara ve diğer organizasyonlara Google'ın Gmail ve Google Documents gibi çevirimiçi uygulamalarını, kendi domain'lerinde kullanma imkanı sağlamaktadır. Premier sürüm Standart sürüme göre ek özellikler sağlar. Daha fazla disk alanı, API erişimi ve premium destek bu özellikler arasında bulunmakta ve kullanıcı başına yıllık 50 $'a mal olmaktadır. Google App'lerin geniş bir kullanıcı hizmetine sunumu Thunder Bay, Ontario, Kanada'da Lakehead Universitesi için 38,000 kullanıcı ile 2007 yılında gerçekleştirilmiştir. Google App'lerin kullanıma açılması ile Google, güvenlik hizmetleri sunan Postini'yi satınalmış[157] ve Google Postini hizmetleri[158] adıyla Google App'lerin içine entegre etmiştir.[159]
Diğer ürünler[değiştir]
Google Çeviri, otuz beş farklı dil arasında çeviri yapabilen bilgisayar sistemli bir çeviri servisidir. İnternet tarayıcıları için hazırlanan bazı eklentiler, Google Çeviri'ye kolay erişim imkanı sağlamaktadır. Yazılımın kullandığı sistem dil bilimsel dizin teknolojisidir, özellikle Avrupa Parlamentosu ve BM tutanakları olmak üzere, profesyonel çeviri metinlerindeki çeviri sistemleri; program algoritması tarafından "öğrenilmektedir".[160] Ayrıca, "daha iyi bir çeviri öner" özelliğiyle, güncel çevirilerdeki yanlış veya kalitesiz tercümelerin geliştirme ekibine ulaştırılması sağlanmaktadır.
Google, 2002'de Google Haberler hizmetini başlatmıştır. Şirket insansız bir sistemle, yalnızca bilgisayar algoritmasıyla haber derleme işlemi yapan bir sistem geliştirdiğini açıklamıştır ve bu hizmet için editör, yayın yönetmeni veya yayımcı başyazar istihdam etmemektedir.[161] Site, Yahoo! Haber Servisi'nde yer alan düşük lisanslı haberleri barındırmış ve haberlerle başlıklarının site içinde verilmesi yerine, haberin içeriği ve fotoğrafları konu sınıflandırılması yapılmış bağlantılar halinde sunmuştur.[162] Fotoğrafların kullanım hakkı sorunlarını en aza indirmek için görsellerin düşük çözünürlüklü sürümleri kullanılıp, konuyla ilgili diğer kaynaklardaki haberler de başlıklar halinde sıralanmıştır. Bununla birlikte, Fransız Basın Ajansı telif hakkı ihlalini gerekçe göstererek Kolombiya Bölgesi'de bulunan federal bir mahkemede Google aleyhinde dava açmıştır. Davanın nedeni; Google'ın AFP makalelerinin bir kısmını, açıklanmayan bir anlaşma ile tam metin şeklinde ve siteye yerleşik olarak Google Haberler'de kullanmasıdır.[163]
2006'da Google, San Francisco kentinde EarthLink üzerinden ücretsiz geniş bant ve kablosuz internet erişimi hizmeti sağlamak için bir teklif yapmıştır. Ancak Comcast ve Verizon gibi büyük telekomünikasyon şirketleri bu hizmetin "haksız rekabet" doğuracağı ve kent içi hizmet taaddütlerine aykırı olduğu gerekçesiyle bu teklife karşı çıkmıştır. 2006'da yapılan ağ tarafsızlığı kongresinden önce, Google İnternet Sorumlusu Evanjelist Vinton Cerf geniş ağ internet sağlayıcılarını; ‘’gerçek üstü taktiklerle ve eksik bilgilendirmeyle tüketicilerin yaklaşık yarısının tercihi olmakla’’ suçlamıştır.[164] Google günümüzde, merkezinin bulunduğu Mountain View'de ücretsiz wi-fi hizmetini kullanıcılara sunmaktadır.[165]


Google'ın Samsung ile birlikte ürettiği telefon Galaxy Nexus.
Bir yıl sonra, Google'nin muhtemelen Apple'nin iPhone ürününe rakip olarak, kendi cep telefonunu piyasaya sürmek için hazırladığı plan ortaya çıkmıştır.[166][167][168] Ancak Android adı verilen bu proje, mobil (taşınabilir) bir aygıt değil, mobil cihazlar için geliştirilmiş açık kaynaklı bir lisans olan Apache 2.0 lisansının üzerine kurulmuş bir işletim sistemi olarak kullanıma sunulmuştur.[169] Google, Android tabanlı cep telefonlarında bulunan entegre uygulamaları çalıştırmak için bu yazılımı geliştirmiş, 2008 Eylül’ünde, T-Mobile'nin ürettiği G1 modeli ilk Android tabanlı telefon olmuştur.[170] Bir yıldan uzun bir süre sonra; 5 Ocak 2010'da Google tarafından şirkete ait Android tabanlı ilk cep telefonu olan Nexus One piyasaya sürülmüştür.[171]
Şirketin üzerinde çalıştığı diğer projeler; ağ sayfası (web) tarayıcısı, işbirlikçi iletişim hizmeti ve mobil ödeme sistemidir. İlk olarak, 1 Eylül 2008'de açık kaynak kodlu bir web tarayıcı olan Google Chrome'nin geliştirildiği duyrulmuştur,[172] tarayıcı 2 Eylül 2008 tarihinde kullanıma sunulmuştur. Bir sonraki yıl, 7 Temmuz 2009'da; Google, açık kaynak kodlu işletim sistemi Linux tabanında kullanıcıların kendi Google hesaplarını yönetmelerini sağlayan ve yalnız bir web tarayıcı içeren Google Chrome OS'u duyurmuştur.[173][174] İkinci olarak, 27 Mayıs 2009'da duyrulan Google Wave, kullanıcıların web üzerinden işbirliği ve iletişimini kolaylaştıran bir sistem olarak tarif edilmiştir. Bu hizmet Google'nin "yapılandırılmış e-posta" sisteminin yanında; gömülü ses, görüntü ve diğer görsel içeriği gerçek zamanlı düzenleyebilme ve yeni uzantılarla birlikte iletişim deneyimini geliştirebilme yeteneklerini vaat etmektedir. Hizmet ilk olarak geliştirici ön izlemesine açılmış ve ilgili kullanıcılar deneme sürecine davet edilmiştir, 19 Mayıs 2010'da ise Google'ın I/O ilkesi çerçevesinde sistemin genel kullanımına başlanmıştır. 2011'de ise şirket; Google Wallet ile cep telefonu üzerinden ödeme yapabilmeyi sağlayan bir sistem geliştirdiğini açıklamıştır.[175]
Haziran 2011'den sonra, bir sosyal ağ hizmeti olan ve Google+ olarak adlandırılan çevrimiçi yazılım geliştirilmiştir.[176] 14 Temmuz 2011'de Google tarafından sınırlı deneme aşamasında başlatılan bu uygulamanın yalnızca iki haftada 10 milyon kullanıcıya ulaştığı açıklanmıştır.[177] İlerleyen dört haftada bu uygulamanın, 25 milyon kullanıcı sayısını aştığı belirtilmiştir.[178]
Kurumsal konular ve kültür[değiştir]

Eric Schmidt, Sergey Brin ve Larry Page birlikte oturuyor.

Dönemin CEO'su, şimdiki Google Başkanı Eric Schmidt, Sergey Brin ve Larry Page'in (soldan sağa doğru) 2008'de çekildiği bir fotoğraf.
Yirmili yaşlarında, mavi, yeşil, sarı ve kırmızı renklerden oluşan pervaneli bir şapka giydirilen Asyalı bir "Noogle".

Yeni çalışanlara "Nooglers" adı verilir ve ilk çalışma haftasının son gününde (TGIF) kendisine pervaneli bir şapka giydirilir.[179]
Google resmî olmayan bir kurum kültürüne sahiptir. Şirket, 2007 ve 2008 yıllarında Fortune dergisinin yayımladığı çalışan açısından en ideal şirketler sıralamasında ilk sırada yer almış[180][181], ayrıca 2009 ve 2010 yıllarında aynı sıralamada dördüncü olmuştur.[182][183] Buna ek olarak, 2010 yılında Universum İletişim tarafından okul mezunlarına yönelik iş gücü çekiciliği açısından en cazip şirket dalında aday gösterilmiştir.[184] Google, kurumsal felsefesini: “kötülük yapmadan da para kazanılabilir”, “takım elbise giymeden de ciddi olunabilir” ve “iş kamçılayıcı; rekabet eğlenceli olmalıdır” gibi özgür prensipler üzerine kurmuştur.[185]
Çalışanlar[değiştir]
Halka arz sonrasında Google'ın hisse senedi performansı, çalışanlarına çok erkenden ve rekabetçi bir şekilde tazmin edilmelerini sağladı.[186] Google’ın halka arzından sonra, kurucuları Sergey Brin, Larry Page ve CEO'su Eric Schmidt, maaşlarının 1 $'a düşürülmesini kabul ettiler ve şirketin maaşlarını arttırma tekliflerini sürekli reddettiler, zira sahip oldukları Google hisse senetlerinden gelirleri gelmeye devam edip ana gelir kaynaklarını oluşturuyordu. 2004 yılından önce, Schmidt, yılda 250.000 $; Page ve Brin'in her biri yıllık 150.000 $ gelir sahibi oldular.[187]
2007’de ve 2008’in başlarında, üst düzey yöneticilerin birçoğu Google'ı bıraktı. Ekim 2007'de, YouTube'un CFO'su Gideon Yu beraberinde yüksek kademeden mühendis olan Benjamin Ling ile Facebook'a katıldı [188] . Mart 2008'de Sheryl Sandberg, küresel çevrimiçi satış ve operasyon başkan yardımcısı, Facebook'ta COO (chief operating officer, operasyonlardan sorumlu en tepe yönetici) olarak işe başladı[189], bunun yanı sıra, Ash ElDifrawi, Google’ın marka reklam yöneticisi, 2009'da Hayneedle adını alacak Netshops çevrimiçi perakende şirketinde pazarlamadan sorumlu müdür olmak üzere işinden ayrıldı.[190]. 4 Nisan 2011'de Larry Page CEO ve Eric Schmidt Google İcra Kurulu Başkanı oldu.[191]
Bir motivasyon tekniği olarak, Google genellikle icat boş zamanı (Innovation Time Off) adı verilen politikaya sahiptir. Buna göre Google mühendisleri çalışma saatlerinin %20'sini ilgilerini çeken projeler üzerinde geçirmek için teşvik edilirler. Google hizmetleri arasından Gmail, Google Haberler, Orkut ve AdSense gibi hizmetler bu bağımsız çabalardan ortaya çıkmıştır[192]. Stanford Üniversitesi'ndeki bir mülakatında, Marissa Mayer, Google'ın Arama Ürünleri ve Kullanıcı Deneyimi Başkan Yardımcısı, o zaman lanse edilen yeni ürünlerin yarısının bu icat boş zamanlarında yaratıldığını söylemiştir.[193]
Mart 2011’de, danışmanlık firması Universum, 10.000'den fazla genç profesyonelin katılımı ile gerçekleştirdiği araştırmanın sonucunda; Google’ın, katılımcıların yaklaşık yüzde 25'i tarafından ideal işveren listesinde ilk sırada sıralandığını yayımladı.[194]
Googleplex[değiştir]
Ana madde: Googleplex
Mountain View'de bulunan Google'ın merkez binası Googleplex olarak anılmaktadır. Bu Google ve complex kelimelerinin birleşimi sonucu çıkan tabirdir.[kaynak belirtilmeli] Binanın lobisi piyano şeklinde dekore edilmiştir, içerde lava lambaları, eski server clusterlar ve duvarlarda arama sorgu projeksiyonları bulunmaktadır. Koridorlarda egzersiz topları ve bisikletler mevcuttur. Her çalışanın ortak eğlence ve dinlenme merkezlerine giriş hakkı vardır. Eğlence alanları yerleşkenin her yerinde bulunmaktadır. Antrenman salonlarında ağırlıklar, ergometreler, soyunma odaları, duş ve kurulanma imkanları, masaj salonları, çeşitli video oyunları, langırt, piano, bilardo masaları ve masa tenisi mevcuttur. Bunlara ek olarak da beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli yiyecek ve içeceklerin bulunduğu odalar mevcuttur.[195] Çalışanlar odalarda bulunan gıdaları ücretsiz, satış makinelerinde bulunanları ise ücreti karşılığında alabilmektedir.[196]
Googleplex, Google'ın en büyük yerleşkesi (solda) Googleplex, Google'ın en büyük yerleşkesi (solda)
Googleplex, Google'ın en büyük yerleşkesi (solda)
Google'ın NYC bulunan binasında en büyük satış reklam grubunu barındırmaktadır.[197] (sağda)
Google, 2006 yılında 28,900 m2'lik çalışma alanına sahip New York City, Manhattan 111 Eighth Caddesi'ndeki binasına taşındı.[197] Bina Google tarafından özel olarak inşa edildi ve büyük ortaklıkları başaran en büyük satış grubu olarak lanse edildi.[197] 100'den fazla projeden (Google maps, Google Spreadsheets ve diğerleri...) sorumlu olan mühendis personel grubu New York City'de bulunan ekibe dahil edildi. Bina yılda 10 milyon $’a kiralanmıştır ve Mountain View'deki merkez binasına benzer dizayn ve fonksiyonlara sahiptir. Kasım 2006'da Pittsburgh'daki Carnegie Mellon yerleşkesinde bir ofis açtı. Bu ofiste akıllı telefon uygulama ve programlarının satışıyla ilgili reklam yapılması üzerine odaklanıldı.[198][199] 2006'nın sonlarına doğru, Google AdWords bölümü için Ann Arbor, Michigan'da yeni bir merkez bina kurdu.[200] Ayrıca, dünyanın birçok yerinde yerel ofisleri bulunmaktadır.
Google, çevreye duyarlı olma noktasında adımlar atmaktadır. Ekim 2006'da şirket binlerce güneş paneli kurma planını açıklamış, sistemin; 1.6 megawatt elektrik gücü üreteceğini tahmin ederek ihtiyacı olan elektrik enerjisinin 30%'nu bu yolla karşılamayı planlamıştır.[201] Bu sistemin, dünyadaki en büyük güneş enerjisi kaynaklı güç üretimi sistemi olarak planlanmıştır.[201] Buna ek olarak 2009 yılında Google, Googleplex etrafındaki otlak alanlarının kısa kalmasını sağlamak maksadıyla bu alanda keçi sürüleri konuşlandıracağını ve ayak izlerinin karbon salınım oranını azaltması yoluyla çalıların mevsimlere bağlı olarak yanmasının önüne geçilmesini de amaçladığını açıkladı.[202][203] Çimlerin kısa tutulması ile ilgili fikir, yarı iletken alanında çalışan mühendis R. J. Widlar'a aittir.[204] Buna rağmen Harper Magazine tarafından Google, kendi iç yapısında kullandığı bir slogan olan "Kötü olmayın" prensibine ve kamu enerjisi tasarrufu kampanyalarına uymayıp, kendi sunucuları için gereken büyük miktarda enerjiyi sağlama çabasına girdiği gerekçesiyle "enerji israfı" suçlamalarıyla karşı karşıya kalmıştır.[205]
Paskalya yumurtaları ve 1 Nisan şakaları[değiştir]
Ana madde: Google şakaları


Google Gulp! (Beta havuçlu)
Google geleneksel olarak 1 Nisan şakaları yapar. 2000 yılında MentalPlex şakasında zihin gücü ile internette arama yapılabileceği öne sürmüştü.[206] 2007'de Google TiSP adında bedava bir internet hizmeti sunmaya başladığını duyurmuştu. TiSP veya Toilet Internet Service Provider, (Tuvalet Internet Servis Sağlayıcı (Türkçe)) ile hizmet alana fiberoptik kablo ile tuvalet sifonundan drenaj kanalı sayesinde erişim sağlamayı vaadetti.[207] Yine 2007'de Google Gmail ana sayfasından Gmail Paper duyurusu yaptı. Buna göre kullanıcı epostaları basılacak ve kendilerine yollanacaktı[208].
2008'de Google Gmail Custom Time'ın duyurusu yaptı, buna göre kullanıcılar e-postanın yollandığı zamanı değiştirebileceklerdi.[209]
Topeka, Kansas şehrinin valisi, Google'ın Google Fiber Projesi hakkındaki kararını etkileyebilmek için şehrin ismini bir süreliğine Google olarak değiştirmişti[210][211]. Google, buna karşılık olarak, 2010 yılındaki şakasında, adını geçici olarak Topeka şeklinde değiştirdi. 2011'de Gmail Motion duyurusunu yaptı. Bu hizmetle Google, kamera ile kullanıcıların Gmail hesabını ve bilgisayarı vücut hareketleri yoluyla denetlemesine olanak sağlayacaktı[212].
Tüm bu 1 Nisan şakaları ile birlikte, Google hizmetlerinde çeşitli paskalya yumurtaları bulunmaktadır. Örneğin, Google arama motoru dil seçenekleri arasında Swedish Chef'in "Bork bork bork," Pig Latin, "Hacker" veya leetspeak, Elmer Fudd ve Klingon bulunmaktaydı.[213] Ek olarak arama motoru Douglas Adams'ın Otostopçunun Galaksi Rehberi isimli kitabında da geçen Hayat, Evren ve herşey hakkındaki nihai yanıtı da sağlar.[214] Ayrıca, arama sayfasında dil oyunları da yapmaktadır; örneğin recursion (yineleme) sözcüğü arandığında, imla kontrolü yineleme yaparak yine recursion sözcüğünü aramayı tavsiye eder.[215] Benzer şekilde "Anagram" (bir kelimedeki harflerin yerini değiştirerek yeni bir kelime üretmek) sözcüğü arandığında, imla kontrolü tavsiyesi "Did you mean: nag a ram?" şeklinde olur.[216] Google Maps'de de geniş su kütleleri ile ayrılmış iki nokta arasında, örneğin Tokyo ve Los Angeles arasında, yol tarifi sorulduğunda, "Pasifik Okyanusu'nu kayak yaparak geçin." şeklinde bir tarif görülebilir. 2010 FIFA Dünya Kupası süresince, "Dünya Kupası", "FIFA" vb. aramalarda alttaki sayfa listesi "Goooo...gle" şeklinde değil "Goooo...al!" şeklinde belirmiştir.[217]
Yardım çalışmaları[değiştir]
2004 yılında Google, 1 milyar $'lık bir başlangıç sermayesi ile kâr amacı gütmeyen bir hayır organizasyonu olan Google.org'u kurdu.[218] Organizasyonun misyonu, iklim değişikliği, küresel halk sağlığı ve küresel yoksulluk ile ilgili farkındalık yaratmaktır. İlk projelerinden biri, hibrid elektrikli otomobillere her galonla 100 mil gidebilmelerini sağlayacak bir eklenti yapmaktı. Google, 2004 yılında bu programa yönetici müdür olarak Dr. Larry Brilliant'ı aldı.[219] Programın şu andaki yöneticisi ise Megan Smith'dir.[220]
2008 yılında Google, "10100 Projesi" ile projeye başvuran ve şirket tarafından seçilen 16 fikri kullanıcılarının oylamasına açmıştır.[221] İki yıllık sessizlik sonrasında,[222] 10100 Projesi'nin kazananlarına toplam 10 milyon $ vermeye karar vermiştir.[223]
Takip eden, 2011 yılında ise, Uluslararası Matematik Olimpiyatları'nı desteklemek amacıyla, gelecek beş yıl için (2011-2015) Uluslararası Matematik Olimpiyatları'na 1 milyon € bağışlamıştır.[224]
Ağ tarafsızlığı[değiştir]
Google ağ tarafsızlığının ünlü bir destekleyicisidir. Google'ın İnternet Tarafsızlık Rehberine göre;
Ağ tarafsızlığı; İnternet kullanıcılarının, gördükleri içerikleri ve İnternet'te kullanılan uygulamaları kontrol edebilmeleri prensibidir. İnternet ilk günlerinden beri bu tarafsızlık ilkesine göre faaliyet göstermektedir. Temelde bu tarafsızlık ilkesi İnternet'e eşit erişim hakkındadır. Bizim görüşümüze göre geniş bant taşıyıcıları, rekabet uygulamaları ve içeriklerine karşı ayrımcılığa neden olmaması için pazar gücünden izin almadır. Yalnızca telefon şirketleri, müşterilerini kimi, niçin arayacaksa izin almadan yapmalıdır. Geniş bant taşıyıcılar, pazar güçlerinin kontrolünde bu faaliyetlerini icra etmelidirler.[225]
7 Şubat 2006 yılında İnternet Protokolü'nün yaratıcısı, Google'ın başkan yardımcısı ve "Baş İnternet Misyoneri" olan Vint Cerf, kongre önünde, "Geniş bant taşıyıcılarının insanların ne gördüklerini ve çevrimiçi olarak ne yapmak istediklerini kontrol etmelerine izin vermenin, İnternet'in başarı sağlaması prensiplerini temelden çökerteceğini" ifade etmiştir. [226]
Gizlilik[değiştir]
Google'nin yönetim şefi Eric Schmidt, 2007'de Financial Times'a verdiği bir demeçte: "Google'ın hedefi "Yarınım nasıl olacak?" ve "Ne iş yapacağım?" gibi geleceğe dönük sorular sorulmasına olanak tanımak ve bu soruları yanıtlayabilmektir." demiştir.[227] Schmidt 2010'da Wall Street Journal'a verdiği başka bir röportajda ise bunu teyit etmiş ve şöyle demiştir: "Aslında birçok kişi Google'ın onların sorularını yanıtlamak istemediğini düşünüyor, onlar (kullanıcılar) bundan sonra Google'ın neler yapacağını anlamak istiyor."[228]
2009 Aralık ayında, Google CEO'su, Eric Schmidt, gizlilik konusundaki endişelerini açıklamıştır: "Eğer herkesin bilmesini istemediğin bir şey varsa, belkide ilk raddede bunu yapmayacaksın. Eğer gerçekten bir gizliliğe ihtiyacınız varsa, gerçek şu ki Google dahil arama motorları bu bilgileri bir süreliğine koruyor; örneğin, "Amerikan Yurtseverlik Yasası uyarınca bizim elimizdeki mevcut bilgileri yetkili makamlara sunmamız imkan dahilindedir."[229] Google Uluslararası Gizlilik Örgütü'nün "Gizlilik Muhalifi" olarak nitelendirdiği şirketler arasındadır, bu listede Google gizlilik güvenilirliği en düşük kurumlar arasında yer alıp, mevcut konumuyla bu derecedeki tek şirkettir.[230][231][232]
2010 Tekonomi konferansında Eric Schmidt internetin geleceğinin "gerçek şeffaflık ve bilinirlik" üzerine kurulacağını tahmin etmiş: "Dünyadaki eş zamanlı olmayan tehditlere karşı, belirli bir tanımlama yapamamak son derece tehlikeli. Bundan dolayı bazı insanlar için doğrulama hizmetini kullanmaya mecburuz. Bu hükûmetlerin isteklerindendir." şeklinde konuşmuş ve devam etmiştir: "Yeterli sayıda iletinize, bulunduğunuz yere ve kullandığınız yapay zekâya bakılınca; bizler sizin nerede olabileceğinizi tahmin edebiliriz. Bize 14 fotoğrafınızı gösterin; bizler sizin kim olduğunuzu tanımlayabiliriz. Şimdi düşüneceksiniz ki, internet ortamında 14 fotoğrafım nerede var? Facebook'taki fotoğraflar size ait!"[233]
Kâr amacı gütmeyen bir kurum olan Kamusal Bilgi Araştırmaları; Google İzleme Örgütünü başlatmış, "Google'ın tekelini, algoritmasını ve gizlilik sorunlarını görün" içerikli bir web reklamı hazırlamıştır.[234][235] Bu site Google'ın internet çerezlerini saklaması konusundaki soruları gündeme taşımıştır. 2007 yılında; bu çerezlerin ömrünün 32 yıl olduğu ve bu verilerle kullanıcı kimliklerine istinaden, benzersiz kullanım günlüklerinin oluşturulmasının mümkün olduğu açıklanmıştır.[236] Google kurduğu sosyal ağ hizmeti olan Google Buzz ürünü nedeniyle de eleştirilerle karşı karşıya kalmıştır, Gmail kullanıcıları bu hizmetten yararlanmayı kapatmadığı takdirde otomatik olarak iletişim listesinde yer almıştır.[237] Ayrıca Google belirli ülke ve bölgelerde bazı siteleri kendi inisiyatifiyle engellediği için eleştirilmiştir. Mart 2010'a kadar Google, halk dilinde "Çin'in Büyük Güvenlik Duvarı" olarak bilinen Çin'in İnternet sansürleme politikalarına bağlı kalmıştır.[238] 2010'da Çin Komünist Partisi Bürosu'ndan sızdırılan diplomatik ilişki raporlarında, Google'ın dünya çapındaki sunucularından bir kısmının koordineli sabotaj düzenleyen bir grup tarafından ele geçirildiği ve bunun "hükûmet operatörleri, özel güvenlik çalışanları ve Çin hükûmetine bağlı internet casusları" tarafından yapıldığı belirtilmiştir.[239]
Google'nin yerel ve ulusal gizlilik politikası son derece etkili olmasına rağmen, şirket kendi çevrimiçi politikasını kamuoyu ile paylaşmamıştır. Ağustos 2010'da, New York Halk Sözcüsü Bill de Blasio tüm ulusal şirketleri politik harcamalarını açıklamaya çağırmıştır.[240]
Google 2006-2010 arasında, otuzdan daha fazla ülkede özel Wi-Fi ağı kurmuş, Google Streetview ile kullanıma sunulan 600 gigabaytlık veri sayesinde de ücretsiz kamera-yol izleme sistemi geliştirilmiştir. Ancak Google, ne bu konudaki gizlilik politikası ne de Wi-Fi istasyonlarını barındıran kişiler hakkında bir açıklama yapmıştır. Bir Google temsilcisi, şirketin Almanya'da açılan soruşturmaya dek veri toplama faaliyetlerinden haberdâr olmadığını iddia etmiş ve Google'ın arama motorları veya diğer servislerinde topladığı bu verilerin kullanılmadığını söylemiştir. Consumer Watchdog temsilcisi ise verdiği cevapta, "Bir kez daha Google'ın gizlilik politikasındaki eksiklikler görüldü. Şirketin bilgisayar mühendisleri cinnet halinde çalışıyor; her ne kadar örtülmeye çalışılsa da, onların internet çerezlerini biriktirdiği ortaya çıktı." şeklinde konuşmuştur. Bunun yasal cezalara neden olabileceğini, Google'ın izin verilen kadar internet çerezini yok etmediğini savunmuştur.[241][242]
Kaynakçaister baska bir sey olsun ayni merkezi hegemonyaya hizmet iliskisidir. Bu tarz yasamda olusturulan kimlikler, mevcut sistemler tarafindan olusturulmus insalardir ve mevcut kadinlik erkeklik asilmadan da her iki cinsin de bu iliskide kendilerini gerçeklestiremeyecekleri, kendiliklerini kaybedecekleri, özgürlüklerinden bir adim daha uzaklasacaklari bilinmelidir.

 Her bütünlesme

biraz yok olustur

 Bu konuyla baglantili olarak vurgulanan diger bir konu da cinsler arasindaki mevcut güç dengesizligi asilmadigi müddetçe askin gelisemeyecegi gerçegidir.
“Hegemonik iliskide ask gelisemez. Insan askinda temel sart, taraflarin birbirine denk özgür iradeleridir.”

Insan yasamindan aski çikardigimiz zaman hiçbir seyin kalmadigi söylenir. Oysa bugünkü anlamiyla askin yasamlarimiza, dahasi bunu yasadigini sananlarin yasamlarina da pek bir sey katmadigi gerçegi daha belirgindir. Yasamin ask örgüsü, evrenin varolus gerçeginin odagina yerlesen ask, tutku, arzu ve bitimsiz istemlerden kaynakli olusmaktadir. Evren, askla kendini var ettiginden insanin olusumuna kadar getirmistir evrimini. Ki, evrimin tamamlandigi, bir sona ulastigini söylemek de mümkün olmadigindan evren askinin, günümüz sorunlarinin yarattigi trajediye ragmen sürdügünü söylemek yanlis olmasa gerek.

Algilardaki ask, iki farkli ögenin birbirini sevgiyle, birbirine yönelik ilgiyle çekmesi seklinde genellesirken, cinsler arasi iliskide özellesmektedir. Asli, büyük bir yogunlasmis enerjiyle yasamin farkli alanlarina yönelmek, duygunun en yogun haliyle yasami solumak, yasami olusturan parçalari bu yogunlukla yogurmaktir. Önderligimizin dile getirdigi demokrasiye askla baglilik, yasam ve hakikat asiklari olma durumlari askin yönelebilecegi alanlara isaret etmektedir. Ama güncel olarak yasamlarimiza yerlesen ask, büyük çogunlukla kadin ve erkek arasindaki iliski, iliskideki çekimin gücü, enerjilerin bulusmasi ve bu bulusmadan dogan irmaklarin aktigi mecrayi anlatir, genel algi da ilk etapta bu yöndedir.

Özgürlük ve rezonans kelimesi, dahasi bu kelimeyi cinslerin birbirleriyle iliskilerine uyarlamasi oldukça dikkat çekici olabilir.

“Kadinla rezonansa girmek lazim. Bu evlilik olayinda öyle seklin, biçimin bir önemi yok. Bir rezonans (fizik ve kimya bilim dallarina ait bir kavram. Daha çok iki kuvvet arasinda bir dengeyi ifade eder) vardir, esler arasinda asil olan onun yakalanmasidir. Bu öyle çok fiziksel güzellikle ilgili bir sey degildir. Ruhta bir rezonansin yakalanmasidir. Fiziki olarak en güzel kadinin bile, anlamli, özgürlükçü bir birliktelik yasamadigi zaman güzelligi bir kerede kaybolup gider. Burada önemli olan kadinin ruh güzelligini de ortaya çikarabilecek, kadina yönelik bütünsel bir yaklasimin ortaya çikarilmasidir. Kadina dönük böyle bütünlüklü, anlamli, ruh güzelligini de ortaya çikarabilecek bir yaklasim olursa o zaman kadin erkek iliskisi asil anlamina kavusur ve jin yani hayat anlam kazan
 rezonans kelimesi “Tinlasim, düzgün itmelerin etkisiyle bir salinim genliginin artisi, iki kuvvet arasindaki denge” anlamina geliyor. Rezonans kelimesini kadinin erkekle girdigi iliskide anlayabilmek, hatta giderek kadinin kendisiyle, diger kadinlarla, dogayla ve nihayetinde tüm evren parçalariyla girdigi iliskide anlamaya yönelmek, bizler için  ozumuzle bulusma nin bir adimi olma degerindedir.

Can ile canan kelimelerini, ses düzeyinde dahi bu kadar birbirine yakin kilan ve fakat aynilastirmadan bu son derece yakinligi bizlere anlatan anlam, rezonans kavramiyla açiklanabilir.

Birbirini sonsuz bir güçle çeken ama birbirine karismadan, çarpismadan, birbirinin varolusunun teninde yaralar açmadan, en nihayetinde, birlesmeden dogacak kimi kuvvetlerin yakici etkisiyle birbirinin ruhsal teninde tahribat yaratmadan ve kendi rengini kaybetmeye mahal vermeden yakinlasmaktan kaynagini alir.

Bu nasil mümkündür?

Birbirine karsi sonsuz çekim gücü içinde olan iki varlik, bu çekim gücünün hiziyla dogru orantili olarak birbirlerine yakinlasacaktir. Askin çekim gücünün, dünyanin en uzak köselerinde dahi olsa insanlari kavusturmasi ya da ayni ruhsal atmosferi yaratarak birbirine yakinlastirmasi bu durumu anlatir. Ortadogulu ask destanlarinda yer alan, kavusmasizlik iklimlerinin tahakkümü, bu iklimin son deminde, mezarda kavusma olgusu da, kavusmalarin ölüme ragmen kendini gerçeklestirmeye yönelisini anlatir.

Kavusma, iki varligin tek olma arzusu olarak dile gelir kiminde. Iki varligin tek olmasi hiçbir zaman mümkün degildir. Iki varligin tek olmasi denen sey, özünde birinin digerinin varliginin eziciliginde yok olmasi demektir. Birincinin ikinciyi yutmasi demektir. Kadinin erkekle iliskisinde yasadigi çogunlukla budur. Kadinlarin Kürdistan’da namus cinayetleri, Fransa’da ask cinayetleri ya da dünyanin baska herhangi bir yerinde baska herhangi bir kavramla isimlendirilen öldürülmeleri, bu teklesmeye örnektir. Egemen sistem zihniyetindeki erkek dünyasi teklesmeyi, birlesmeyi, bütünlesmeyi, kisacasi bu kavramlarla tanimladigi aski böyle anlamaktadir. Bu anlama tarzi özünde anlamamaktir. Anlamazlik, sistem zihniyeti tarafindan toplum ögelerine bir anlam kalibi gibi dayatilmistir ve bu sekilde anlam yozlastirilmaktadir.

Her bütünlesme, biraz yok olustur. En pozitif bütünlesmede dahi bu yok olusun, yikimin emareleri mevcuttur. Sosyalist bir hareketle bütünlesmek için kisinin kendisindeki kapitalist sistem özelliklerini yikmasi, yok etmesi gerekir. Tersi durumda da aynisi geçerlidir. Kisi aileden kopup kendine yeni bir toplumsallik yaratmak ya da kendine uygun gördügü toplumsallikla bütünleserek yasamak istiyorsa, öncekine dair olanlari adim adim yikmak, yok etmek zorundadir. Gençlik çagindakilerin ev disinda bir yasam olusturmaya baslamalari ile aileyle (anne, baba ya da kardeslerle) kavgalarin artmasinin ayni döneme denk gelmesi de bir kiside iki farkli sistemin çatistigi gerçegini kanitlamaktadir.

Kendini eze eze, iradesel olusumunu hücre hücre yok ede ede ancak ulasilan tanrisal ask örnegi de bunu çagristirir. Kisisel ask örnekleri zaten çok fazla bayagi örnekler somutunda bunu kanitlar. Varligin birligi denilen vahdet-i vücut felsefesi bu anlama biçiminin tasavvufi formudur.  

Teklesme, bir olma ya da bütünlesme olarak adlandirilan her birlesme, bulusma, bir tarafin aleyhine bir yeni olustur. Bu taraf da kadindir. Kadinin erkekle iliskisinde bütünlesme, ask ya da iki canin bir olmasi denen olayin yörüngesine girdikten sonra yasayacagi depremler, kendi varliginin yok olusuyla ilintilidir. Hakim zihniyet, kadinin mutlu yuvasini korumak için bütünlesme, uyum vs yasamasini kadinin katliami ugruna, kadin aleyhine gerçeklestirmeye çalismaktadir.

Her operasyonda kan dökülür ve evlilikleri kurtarma operasyonlarinda söylenen sözler ilginçtir: “Yuvani korumak istiyorsan katlanacaksin, ne olacak iste biraz sesini yükseltmis, bir iki tokat atmis, çocuklarinin hatirina sik disini vb, vb...” Uzayip giden bu ögütlerin tamaminda kadin aleyhine bir erkek yüceltmesi vardir. Kadin aleyhinedir çünkü tüm yüceltmeler bir tarafin asagilanmasi karsiliginda gerçeklesir. Burada asagilanan da kadindir. Kadinin teslimiyeti, her türlü insan disiliga katlanmasi üzerinden erkek yüceltmesi gelistirilir. Erkegi ve ayni zamanda koca erkek sahsinda erkekligi yücelten her söylem, bütünlesme, yuvayi koruma gibi adlar altinda kadinin yok edilisini esas alir. ‘Yuvayi disi kus yapar’ denir, fakat hakim sistem yuvayi disi kusun cesedi üzerinden insa eder. Kadin aleyhine yapilan, varligi korunan ve süreklilestirilmeye çalisilan bir yuva mümkün degildir. Lakin bunu kimse düsünmez. Kadinin tüketildigi bir aile, yasam ya da birlesmenin mümkün olmadigini kimse bilemez. Aile olgusunun bugünkü can çekismesinin sebebini kimse düsünmez, bilmez ya da bilmek istemeye yönelmez. Bilemeyecek kadar kendileri olmaktan, aski yasamaktan, kendi duygu düsüncelerini anlamaktan ve sevgiyi hissetmekten uzaktirlar çünkü.

 Cinselligin üreme güdüsünü

çoktan astigi bir çagdayiz

 Kadin-erkek iliskilerine, toplumsal düzlemde yasanan olaylara ya da iliskilerin düzeyine baktigimizda mevcut kosullarda, sevginin mümkün olduguna inanmanin giderek zorlastigini belirtmek pek zor olmuyor. Insanin kutsalliginin giderek yikildigi ve yikilan her kutsallik gibi ardindan bir toplumsal enkaz biraktigi gerçegiyle yüz yüzeyiz. Insan insasi olan kutsalliklarin yikilmasi ve yerine yenilerinin konulabilmesi sansi vardir. Ama kutsal denilen insan olgusunun tükenmesi karsiliginda yerine neyi koyabiliriz ki… Bugün kadin ve erkek iliskilerinde kadin aleyhine bozulmus olan denge, kadinin her iliski adiminda, her karsi karsiya geliste ya da cinssel alana her giris durumunda bir darbe almasini getiriyor. Bunun nedeni var olan iliskilerdeki dengesizlik yaninda, birliktelik, cinsellik, bütünlesme, ask ve sinirsiz özgürlük vs safsatalar adina kendi varliginin olusum sahasini tahrip etmenin yasanmasi ve ayni zamanda kendi özgür iradesine yasam hakki tanimayacak kadar bir teslimiyet iliskisine yönelmenin mesrulastirilmasidir.

rezonans açilimind birbiriyle dengeli bir uyum içinde sürdürülecek iliskiye isaret etmektedir. Birbirinin varliginin eziciliginde yok olmadan, birbirinin varligini yok etmeden, birbirine karisma adina kendi rengini kaybederek renksizlesmeden, birbirini yücelttigi ya da tamamladigi yanilgisiyla birbirini azaltmadan, birbirinden uzaklasmadan, birbirinin etki alaninda olmayi karsilikli güç verme-alma ve yaratici yasam ve anlam gücünü artirma vesilesi bilerek yasamak, rezonans kavraminin kadin-erkek iliskilerinde olmasi gereken çerçeveyi anlatmaktadir. Destansi asklarda özne-nesne ikileminin olusmasi, asigin masuka aski ya da onun varliginda kendini eritmesi yüceltilerek bugüne getirilmektedir. Bu asklarda askin öncüsü olan bir taraf vardir. Digeri bu öncülügü kabullenen ve ayni yönelimi (en iddialisinda diyelim) benzer kuvvette gösterendir.

Züleyha’nin askinda Yusuf nesnedir. Ask Züleyha’nin askidir. Asik olan, askin acisini ve hazzini yasayan Züleyha’dir. Yusuf’un bu ask dünyasindan haberi yoktur. O dünya ki, Yusuf’un kuyu hikayesini dahi anlama kavusturan, onu tarihe yazdiran asktir. O da Züleyha’dadir. Yusuf’un güzelligi vasitadir. Yusuf, alt tabakadan gelip (ki köledir) sarayda da kadin sayesinde üst tabaka olma sansi kazanmis bir talihlidir. Ki Züleyha’nin yüreginde askin kapilarini açmasina vesile olmustur. Züleyha’daki iffet namus olgusunu yerle bir eden güç, bu vesilenin etkisiyledir, ama vasitanin kendisi bu gücü olusturmamaktadir.

Rezonans, birbirinin varliginda yok olup tek olani yaratmaya yönelmemek, bunun karsisinda direnmektir. Kendi özgür varolusuyla bir yasam yaratmaktir. Ikinin birlesmesiyle bir teklik olusturma degil, ikinin ruhsal artimindan bir yeni varolus, üçüncü bir hakikat yaratmaktir. Çogalmak ve çogaltmaktir. Birbirini hirpalayan bütünlesmelerden, birlesmelerden ya da tüketen bir oluslardan uzak durmaktir. Birbirine çarpmamak, birbirinden kaçmamaktir. Birbirinin uzagina düsmeden, birbirinin varligini en yakininda hissederek kendi varligina yeni anlamlar katabilmektir.

Sistem içinde ask yalani adi altinda gelistirilenlere baktigimizda sürdürülen kadin soykirimini daha net görebilmekteyiz. Ask adi altinda gelistirilen cinsellik bir öldürme biçimine dönüsmektedir. Güncel tecavüz vakalarina dönüsen bir cinsellik, kesinlikle kadini öldürmektedir. Bu tarz bir cinsellik hiçbir canlida görülmedigi gibi, ahlaki toplumda da görülmemektedir. Cinselligin üreme güdüsünü çoktan astigi bir çagdayiz. Haz olgusunun devreye çoktan girdigi bu yasam algisinda mevcut yasananlarin haz olgusunu da kesinlikle astigi ortadadir. Total bir hazsizlik yasanmaktadir. Yasananlarin hazzi asmaktan daha öte bir siddet biçimine dönüstügü inkar edilemez. Öyle olsaydi, cinsellik alani erkek için bir iktidar alani olarak adlandirilamazdi. Öyle olsaydi, en büyük saldiri biçimiyle ve en kapsamli soykirim eylemiyle birlikte uygulanan yöntem cinsellik merkezli saldirilar olmazdi.

Cinsellik, birbirine en uzak ikilemleri bagrinda toplayabilen bir alan, öyle bir olgu. En uzak olanlarin bir anda en yakin olabildigi. Askin tecavüze dönüsebildigi… Ask ile tecavüzün ayni eylemde bulustugu…

Aslinda insanligin düsürülüsünden beri, cinsellik bu ikilemlere sahne olmus. Haz alinan bir alanin en büyük siddet alanina dönüstürülmesi, tecavüzlerin bunun somut ifadesi olmasi, hatta soykirim uygulamalarindaki toplu tecavüz uygulamalari, bu alanin sadece dogalliktan çiktiginin degil insanlik karsiti bir alana dönüstürüldügünün de göstergesidir. Bu da kadin ve erkek arasindaki esitsizlikten, güç dengesizliginden, yasamin tüm alanlarinda bir tarafin iradesel agirligindan kaynaklanmaktadir. Böyle bir durumda asktan da söz etmek mümkün degildir. Bu anlamda askin gerçeklesmesi, öncelikle kadin ve erkek arasindaki güç dengesinin saglanmasina, iradesel bir esitligin kurulmasina, yasamsal bir denge olayinin olusmasina ve nihayetinde hegemonik iliskilerin asilarak birbirine denk özgür iliskilerin yaratilmasina baglidir.

 Bu konuda Bati-Dogu karsilastirmasi yapmakta ve Bati’nin hegemon güç olarak tüm dünyaya hükmetmeyi basarmasindaki faktörlerden birinin dinin cinsellige yaklasimi oldugunu vurgulamaktadir. Bati hegemonyasinin yaratilmasina kaynak teskil eden güç merkezi, hiristiyanligin cinsel perhiz yaklasimiyla yakindan ilintili olurken, Dogu’nun gerilemesinin temel sebepleri de ayni dogrultuda cinsel doyumu (çok eslilik, bir erkegin dört kadinla evlenmesi, yasli erkeklerin küçük yastaki kizlarla evlendirilmesi, harem kültürü vs) esas almasiyla ilintili oldugu gerçegi kadinin ne kadar ozgur oldugunu çarpici bir sekilde ortaya konmaktadir. Islamiyetteki dörtnala cinsellik, Dogu insanini özünden uzaklastirmis, taninmaz hale getirmistir. bunlar artik yok biçiminde bir inanmaya zorlansakta derin sosyolojik arastirmalarimizda bunlarin alasinin hala yasandigini goruyoruz.Sadece kendi konumumuzdan yola çikarak butun toplumu ozetleyemeyiz. Ataerkil zihniyetin gerek Av. da gerekse ortadogu ve dunyanin butun kitalarinda ustu ortulude olabilir ama çok eslilik boyutu asikar olmaktadir.

 Kapitalist modernite

askin inkari üzerine kurulu

bir sistemdir

 Islamiyetin etkisiyle birlikte Kürt toplumunda da çok eslilik gelismis, yasli erkeklerinin genç kizlarla, hatta çocuk yastaki kizlarla evlenmesine dinsel görenekler adina boyun egilmistir. Bunun bir öldürme biçimi oldugu herkes tarafindan kabul edilmektedir. On üç, on dört yasindaki bir kiz çocugunun yetmis yasindaki dedesi sayilacak biriyle evlendirilmesi siddetin en acimasiz ve kirli biçimi olmakta ve henüz çok yaslardan itibaren kadinlara yasatilmaktadir. Uzun zamana yayilmis bir öldürme biçimidir bu tarz evlilikler.

Böyle bir illüzyonu yasayan Kürt erkegi, anlam yoksunlugunu çok çocuk sahibi(!) olarak kendini büyütecegi yanilgisiyla gidermeye çalisir. Kürt kadini da çok çocuk dogurarak erkekteki anlam yoksunlugunu gidermeyi ve bu yolla kendindeki eksikligi tamamlamayi hedefler. Ne yazik ki, her ikisi de yanilmaktadir. Bedensel çogalma anlam çogalmasini getirmez. Anlami çogaltmanin kendi bedeninden benzerleri çogaltmakla pek alakasi yoktur. Anlami çogaltmak özgürlesmekle mümkündür. Kendi kisisel yasaminda toplumsal anlam düzeyini yakalayamayan hiçbir iliski özgür olamaz. Bununla birlikte toplumun özgürlesmesine kendi kisisel yasamiyla katkida bulunmayan hiçbir iliski de kölelikten kurtulamaz.

 “Karasevda, ask dahil, hiçbir baglilik duygusuyla kadina baglanmamaliyiz. Bunun tersi de geçerlidir. Ayni biçimde kadin da kendisini bagimli ve sahipli olmaktan çikarmalidir. Devrimciligin, militanligin ilk sarti böyle olmalidir. Bu deneyimden basariyla geçenler, bir anlamda kisiliginde özgürlügü gerçeklestirenler, yeni toplumu ve demokratik yasami kendi özgürlesmis kisiliklerinden baslatarak insa edebilirler. Ask ancak toplumunun çöküs ve çözülüsünü durduramayanin kadin etrafinda karsilikli olarak kurdugu namustan ve bilimsel olarak daha dogru olan namussuzluktan vazgeçip, demokratik yasam insasina militanca girismesi halinde toplumsal anlamina kavusarak, çok zor da olsa gerçeklesme potansiyeline ulasabilir. Kapitalist modernite askin inkari üzerine kurulu bir sistemdir.

Mevcut kosullarda (hegemonik sistemlerde) kavusmanin askin ölümü oldugunu fark edebiliyordum. Dolayisiyla önemli olan bütün toplumsal sorunlarin çözümü için askla çalisabilmekti. Daha dogrusu, gerçek ask ahlaki, toplumsal sorunlarla savasma ve çözme yeteneginde ve gücünde olmak demekti. Bu yetenegi ve gücü olmayanlarin, bu güçlerini ve yeteneklerini gelistiremeyenlerin aski ve ask ahlaki olamazdi.”

Bu belirlemelerde de vurgulanan gerçek, askin toplumsal özgürlükten bagimsiz olmadigi, askin inkar edildigi bir çag ve sistem gerçeginde özgür yasamin, özgür es yasamin mümkün olmadigidir. Askin gerçeklesmesinin imkansiz oldugu bir sistem dünya içerisinde özgür es yasamlar kurmak mümkün degildir. Basit ve de basit oldugu kadar keskin bir dogru, özgür es yasamin kurulmasi için özgür eslerin, özgür kadin ve erkeklerin yaratilmasi sartidir. Bunun da sartlari basta mülkiyet, zürriyet, iktidar, hegemonya kavramlarini anlamak, kendi kisiliginde bu kavramlarin izdüsümlerini çözerek sistem etkilerini gidermektir. Fiziksel ve zihinsel tecavüzü sistematik hale getiren ve yasamin her aninda bu erkekçe sistemini uygulamaya yönelen hegemonya karsisinda özgür yasamin yolunu açmak, tüm ruhsal ve bedensel aktivitelerde her an zihniyetle, felsefeyle, bilgiyle donanarak mücadele etmekle mümkündür.

Bu gerçeklestiginde yasamlarimizda iyilikten, dogruluk ve güzellikten söz edebiliriz.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’in yasama, özgürlüge, estetige ve anlama askla bagli oldugu onu taniyan herkes tarafindan bilinmektedir. Hatta 2007 yilindaki zehirlenme sürecinde uzmanlarin saç tellerinden yola çikarak yaptiklari çözümleme de o saç tellerinin sahibinin yasama askla baglanarak direndigi ve güçlü bir yasam asigi oldugu, vücutta biriken zehir oranina ragmen hayatta kalmanin ancak böyle mümkün oldugu ve bunun da siradan bir vaka olmadigi mahiyetindeki sözleri de bu gerçegi kanitlamaktadir. Askin katledildigi bir sistem olan kapitalist sisteme yönelik çözümlemelerinin keskinligi ve asla sisteme teslim olmayisi da özgürlük askindan kaynagini almaktadir.

“Kadin dogasini iyi tanimak gerekir. Kadin cinselligini biyolojik olarak çekici bulup yaklasmak, bu temelde kadinla iliskilenmek askin bastan kaybi demektir. Biyolojik birlesmelere nasil ask diyemiyorsak, biyolojik temelli cinsel birlesmelere de ask diyemeyiz. Buna canlilarin normal üreme faaliyetleri diyebiliriz. Bu faaliyetler için insan olmaya bile gerek yoktur. Hayvan-insanlar zaten en rahat biçimde bu faaliyetleri yürütürler. Gerçek ask isteyen, bu hayvan-insan üremeciligini terk etmek durumundadir. Cinsel cazibe objesi olarak degerlendirmeyi astigimiz oranda, kadini degerli bir dost ve yoldas kilabiliriz. En güç olan iliski, cinsiyetçiligi asmis kadin dostlugu ve yoldasligidir. Kadinla özgür es yasam kosullarinda yasandiginda bile, iliskilerin temelinde toplumun ve demokratik ulusun insasi yatmalidir.”

Kolektif olarak yasanan özgürlüklerin kisisel özgürlüklerin de garantisi olacagi da kadin özgürlügü basta olmak üzere tüm özgürlükleri yakindan ilgilendirmektedir. Kadinda tanriça güzelliginin önemi yaninda erkekte de yari tanrilara özgü özgürlük gücünü temsil eden Prometheus gücünde erkek kisiligi, sosyalist yasamin garantisidir. Ve bu kisilik de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’in belirttigi gibi, ancak üstün bir mücadele gücüyle ve özgürlük savasçiligiyla mümkündür. Kolektif özgürlük ve güzellik, tanriçalasmayi anlatmaktadir. Toplumun özgür bir yasam için gereksinim duydugu tüm güzellikleri, anlam ve deger zenginligini kendi kisiliginde toplamak tanriçalasmaktir. Bu da özünde bir kisinin kendisinde kolektif deger, anlam ve güç toplamasi demektir.

Kadin özgürlügü konusuyla baglantili bir diger konu da erkegin özgürlesmesi konusudur. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan kendi kisiligini özgür gerçeklestirmekle ve bu gerçeklesmenin tüm asamalarini kendi toplumuyla paylasmakla, bunun perspektifini fazlasiyla vermis olmaktadir. Bu savunmada da erkegin özgürlesmesi konusunda çarpici ve somut belirlemeler vardir. “Tüm kölelik biçimlerinin kisiliginde denendigi ve özümsetildigi kadin kimligini çözümlemek, özgürlük ve esitlik davasinin yoldasi ve yasamdasi yapmak, dogru, ahlakli ve güzel erkek olmanin da temel kosuludur” belirlemesi bu anlamda temel ahlak, dogruluk ve güzellik ilkesi olarak erkeklere yönelik olarak ortaya konmaktadir.

Erkekte köklesen mülkiyet anlayisini özellikle basta kadin üzerinden gerçeklestirmesi, bununla baglantili olarak bu anlayisini zürriyetim dedigi çocuklarina yöneltmesi, ailesini kendi mülkiyet sinirlari olarak görmesi, kendisine de buna yönelik bir erkeklik konumu belirleyerek iktidar kurmasi, özgürlesmenin en büyük engelidir. Sahiplik zihniyeti ne sahip olani ne de sahip olunani özgürlestirebilir. Kadin nesnelestirilen oldugundan bu iliskide en fazla zarari görmekte, fiziksel ve ruhsal açidan yipranmakta ve dolayisiyla gün geçtikçe özgürlükten de uzaklasmaktadir. Bu anlamda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’in kadinlara perspektifi ve temel slogani son savunmalarda söyle dile gelmektedir:

“Kadin sadece ve sadece kendi kendisinin (Xwebûn) olmalidir.

Hatta sahipsiz oldugunu, tek sahibinin kendi kendisi oldugunu bilmelidir.”



Her sey zihniyette basliyor



Kadinin yasamina iliskin önemli belirlemelerin yer aldigi “Kürt Sorunu Ve Demokratik Ulus Çözümü” adini verdigi son çalismasinda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, sözcüklere büyük bir incelikle yaklasiyor, kadin ve erkek kisiliklerini asagilayan anlamlar tasiyan söz dizinlerini reddediyor. Asagilayici bir sifat olarak gördügünden olsa gerek kari koca kelimesini kullanmiyor. Mülkiyeti, sahiplenmeyi, satisi, zürriyetin anlam kisirlastiriciligini çagristiran bu kavramlarin asagilayiciligini reddediyor. Bunlar yerine özgür es yasam olarak tanimliyor kadin ve erkegin özgür birlikteligini. Bir yasam alternatifi olarak ortaya konulan özgür es yasam, kadin ve erkegin ayri ayri özgürlüklerini gerektirdigi gibi, özgür bir yasam anlayisini, biraradaligin getirecegi yükümlülükler karsisinda özgür tutum belirlemeyi ve kökten bir özgürlük zihniyetini sart kiliyor. Evlilikleri reddetmenin yaninda, evli-evsiz birlikteliklerin de özgürlük düzeyini sorguluyor, çözümlüyor, asiyor, astiriyor. Evlenme olgusunun salt bir imza olmadigini bunu reddetmek kadar bu eylemin kendisine yüklenen anlam(sizliklar)in sorgulanarak reddedilmesinin kendilik gerçegini yaratmada, özgürlestirmedeki önemini anlatiyor. Evlenmenin bas baglama adi altinda basta kadinda beyin ve yürek baglama, kilitleme, çürütme eylemi oldugu bilinmekte. Bundan olmali, dügünlerde gelinler aglar, damatlar güler; kiz tarafi aglar, erkek tarafi güler. Bir tarafin maglubiyeti ile diger tarafin galibiyeti bastan bilinen, bile bile kabul edilen bir gerçeklik, bir magduriyettir.

Özgür es yasam olarak kendi basina bir baslik altinda ele alinan kadin konusuna toplumda nasil yaklasilacagi, nasil ele alinacagi ve nasil yasanacagi dogrultusunda net ve özgürlükçü yanitlar vermektedir. Kadin ve erkek olarak her iki cinsin özgürlügünün karsilikli olarak birbirlerini etkileme boyutu anlatilirken, bu özgürlük düzeyinin de toplumu özgürlestirecegi gerçegi somut olarak ortaya konulmaktadir.

Bununla birlikte evlenmelerin erkegin de beynini ve yüregini özgür yasama kapattigi, onu bir dar zindana hapsettigi, mikro iktidar yanilgisiyla erkekte sisteme katlanilirlik oraninin artirildigi ve hegemonik sistemin bu yolla kendisini var kildigi ve süreklilestirdigi sir degildir. Bu çalismada ise bu konu çarpici olarak vurgulanmakta ve köle kisilikler yerine özgür kisilikler olmanin yöntemleri ortaya konulmaktadir. Bu yöntemler genel kuramsal belirlemeler yaninda fazlasiyla somut yasam kurallari seklinde de vurgulanarak her bireyin özgür olabilecegi, her bireyin özgürlükten anlayarak özgür yasami kurabilecek gücü oldugu dile getirilmektedir. Kadin erkek iliskilerine yönelik perspektif kadar yasanacak sorunlarin çözümüne iliskin yol ve yöntemler de ortaya koyuyor. Kadin katliamlarinin derin acisi hissediliyor bu satirlarda. Bir zamanlar tanriça olan kadinin bugün fahise statüsünde total bir kirima ugratilmasi, tüm kadinlarin bir tecavüz nesnesi olarak görülmesi reddediliyor. Onu kendisi olmaktan uzaklastiran, kölelestiren, ona siddetin her türlüsünü uygulayan erkekle yasamayi reddeden kadina yönelen erkek siddetinin kölelestiriciligini kesinlikle her iki cins için de kabul etmiyor. Bu belirlemelerin ulastirilmasi gereken temel noktalardan biri, jineoloji arastirmalarinin özgür es yasam konusundaki çalismalarini derinlestirerek, kadin biliminin özgür kadin varolusunun bir mecrasi olarak bu alanda kendi bilgi disiplinini olusturarak yasamin tüm alanlarina yansitmasidir. Evrenin kendi çesitliligini kendi anlam bütünlügünde bulusturmasi anlamina gelen es yasam tüm bilimlerin hizmet edecegi alan olmalidir.  Kadin erkek yasamlarina iliskin bu belirlemelerin tümü, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’in dedigi gibi bir bilgi disiplininde toplanmayi gerektirmekte, birlikte yasamanin özgürlestiren bilgisine ulasilmalidir. Jineoloji bunun kuramsal öncülügü olacaktir.

Toplum içerisinde yasanan sorunlara baktigimizda tüm iliskilerin pamuk ipliginden daha gevsek baglarin insafina kaldigini görmekteyiz. Insansal iliskileri çürüterek kendini var eden mevcut sistem içindeki tüm iliskilerin yikilmasi ya da yikilma potansiyelini çok fazla barindirmasi, her iki cins arasindaki güç dengesizliginden kaynaklanmaktadir. Aile ortaminda ögrenilen iliskiler, köken itibariyle bir tarafin korkunç agirligiyla ögrenilmektedir. Iliskilenme zihniyetinin ilk olusumundan itibaren kiz çocuklarinin bellegine korkuyla, zayiflikla, kedimsi bir kölelikle yerlestirilen kadinlik karsisinda erkek çocuklarinin zihniyeti güçlü kaplansi erkekle, aslanvari düslerle erkeklik kimligine hazirlanmaktadir. Çocukluktan itibaren olusturulan bu dengesizlik tamamen kadinin aleyhine gelismektedir. Kadin tarafinin yok denecek kadar tüketilmesi karsiliginda erkege düsen tarafin asiri agirlastirilmasi, dengesiz iliskileri yaratmakta, bir süre sonra erkek de kendi agirligi altinda ezilmektedir. Kadinin anlik olarak tüketildigi ve her anin sistemi yeniden üretmeye bir zaman sundugu iliskilerin özgür olmasini beklemek yanilgidir. Hegemonya zihniyetiyle insa edilen iliskiler hiçbir zaman özgürlük mecrasina girmezler. Gelecek zamanlarda kuracaklari iliskilerle geçmiste yasananlarin ayni sonuçlari tekrarlamamalari için tabii ki somut ve dönüstürücü tedbirler alinmalidir. Çocuk yastaki ögrenmelerin tüm ömre yayildigi herkes tarafindan bilinmektedir. Bundan dolayi çocuklar için her anin bir yasam okulu mahiyetinde degerlendirilmesi gerekmektedir. Günümüz itibariyle kadinin özgürlestirilmesi yaninda kiz çocuklarinin tarihsel kadinlik tecrübeleri hakkinda bilgilendirilmesi, kölelik tarihinin tekrarlanmamasi yönünde çalismalarin yapilmasi ve özgür yasamin ögretilmesi konulari da bilgilendirilmesi de jineolojinin çerçevesi dahilinde sistem gerçegine göre kendini dayatmaktadir.

Kadin bilimi, ahlaki, politikasi, özgür yasami ve komünalitesi, kendi toplumu içinde kendisi olarak yasamak: Demokratik toplum projesiyle mümkün olacaktir.

“Demokratik ulus öncelikle toplumsal kalmakta israrlidir; kapitalist moderniteye karsi ‘ya toplum ya hiç’ siariyla dikilir. Modernite çarklarinda çözdürülen toplumun kaliciliginda, tarihsel toplumsal bir gerçeklik olarak yasanmasinda israrlidir.”

Toplumsal sorunlarin ilki çözümlenmeden sonradan gelenler çözümlenemez. Kadin özgürlügünün toplumsal özgürlükle baglantisini yasamin her alaninda, her ayrintisinda görebiliyoruz.  Kadin ozgurlestikçe , çevresinde dehasal güzellikler yaratir ve erkegi de buna çagirir. Ama sistem kadinlari özel ya da genel evlerde fahiselestirdikçe, kadinin çevresine yansimasi da fahiselestirme seklinde olacaktir. Çünkü hakikat, kadindan baslayarak suya düsen damlalarin olusturdugu dalgalar gibi topluma yayilmaktadir. Toplum olarak özgür yasamanin tek sarti kadin özgürlügü olmasi, hem kadinin toplumsalligiyla, tüm toplumsal var oluslarla kökenden iliskisiyle baglantilidir hem de kadinin ilk kölelestirilen kesim olmasindan kaynaklidir. Tüm çözümlemelerin varmaya çalistigi gerçek özgür yasamdir.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan özgür yasamin sartini söyle ortaya koyuyor:

“Özgür ve sosyalist toplum ancak tecavüz kültürüne karsi anbean felsefe, bilim, etik ve estetikle yüklenen kisiliklerce gerçeklestirilebilir. Bu temelde gerçeklestirilecek özgür es yasamlarin birey ve toplum için sürekli güzellik, dogruluk ve iyilik üretecegi açiktir.
Yasami heba etmemek için, öncelikle kadinla yasamin dogru, ahlakli ve estetik (güzelce olani) biçimlerini gerçeklestirmek sarttir. Tüm kölelik biçimlerinin kisiliginde denendigi ve özümsetildigi kadin kimligini çözümlemek, özgürlük ve esitlik davasinin yoldasi ve yasamdasi yapmak, dogru, ahlakli ve güzel erkek olmanin da temel kosuludur. Bunun için sorumluluktan pay alan her erkek ve kadinin, özellikle kadinin güçlenmesi, özgürlesmesi ve tüm toplumsal alanlarda denk bir seviye kazanmasi için bilimsel, felsefi, etik ve estetik yaklasim ve pratikleri sürekli gelistirmesi ve örgütlemesi, demokratik ulusun zihniyet ve kurumlarinda yasamsallastirmasi ozgur birliktenlik için olmazsa olmazdir.